2022’deki mpox salgını sırasında Avrupa’da hastalanan ilk kişilerden biri olan Türk aktivist Harun Tulunay, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından “Farkındalık Yüzü” olarak seçilmişti. DSÖ’nün geçen hafta ikinci kez küresel acil durum ilan etmesinin ardından Tulunay, Demirören Haber Ajansı’na konuştu. Covid-19 günlerine geri dönüleceği endişesinin yersiz olduğunu belirten Tulunay, mpox için etkin bir ilaç ve aşının mevcut olduğunu vurguladı. “Hastalığım sırasında klinik araştırmalarına dahil olduğum ve etkinliği kanıtlanmış bir ilacı, yüzde 95’e varan koruma sağlayan aşısı olan bir hastalık bu. Yıllardır HIV ile yaşıyorum ve söylüyorum; HIV değil, mpox yüzünden çok büyük ızdırap çektim. Kimsenin yaşamasını da istemem,” dedi.
DSÖ, Afrika’daki yeni mpox salgını nedeniyle geçtiğimiz hafta ikinci kez küresel halk sağlığı acil durumu ilan etti. Geçtiğimiz günlerde İsveç’te bir mpox vakası tespit edilmesi, dünya genelinde alarm zillerini çaldı. Vaka sayısı 17 bine ulaşırken, 500’den fazla ölüm gerçekleşti. 2022’de 90 binden fazla vakanın görüldüğü salgın sırasında, halk arasında “maymun çiçeği” olarak bilinen mpox virüsüyle enfekte olan Tulunay, yaşadıklarını sosyal medyada paylaşmış ve dünya çapında büyük yankı uyandırmıştı. Avrupa’daki ilk hastalardan biri olan Tulunay, DSÖ’nün mpox bilinçlendirme çalışmaları için uluslararası platformlarda aktif rol aldı. 2022’de Avrupa’daki ilk hastalardan biri olarak teşhis konulan Tulunay, DSÖ’de enfeksiyon hastalıkları komitesinde hasta temsilcisi olarak görev yapıyor.
“HAYATININ 40 GÜNÜ KABUSA DÖNDÜ”
Yaklaşık 10 yıl önce İngiltere’ye taşınan ve 2016 yılında HIV teşhisi alan Tulunay, HIV tedavisine başlamış ve virüs yükünü sıfırlamıştı. Londra’da yaşayan Tulunay, pandeminin ilk dalgasında Covid-19’u da atlattı. 2022 Haziran ayında mpox teşhisi ile hastaneye kaldırıldı. Hastanede geçirdiği 11 gün ve evde izolasyon dönemi dahil olmak üzere, Tulunay’ın yaklaşık 40 günü mpox ile mücadeleyle geçti. “Halen DSÖ’de enfeksiyon hastalıkları komitesinde hasta temsilcisi olarak yer alıyorum. 2022’den beri, mpox hasta yüzü seçildiğimden beri pek çok şey değişti. Bilimsel çalışmalar, özellikle bulaşma yöntemleri, aşı ve tedaviye odaklandı. Hayvanlarda virüse karşı etkinliği kanıtlanmış, insanlarda yan etkileri belirlenmiş, ancak insanlarda denenmemiş bir ilaç (tecovirimat), benim de dahil olmak üzere ağır hastalara uygulandı. Hastanede yattığım süreçte, çok ağır geçirdiğim için bu ilacı aldım. Hap şeklinde bir ilaç tedavisiydi. İlacı almaya başladıktan 5-6 gün sonra gözlerimi açabildim ve ağrılarım dindi,” dedi.
OXFORD ÜNİVERSİTESİ’NİN ÇALIŞMASINA KATILDI
Tulunay, Oxford Üniversitesi’nin öncülüğünde ilacın insanlarda virüse karşı etkinliğini kanıtlamak için başlatılan “Platinum Trial” adlı uluslararası bir bilimsel çalışmaya katıldığını söyledi. “Hastanede yatarken uygulanan tedavimle ilgili verilerim de bu araştırmaya dahil edildi. Ama benim dışımda, daha hafif hastalara bu ilaç tedavisi verildi ve etkinliği kanıtlandı. Ayrıca çiçek aşısının mpox’a etkili olduğu biliniyor. Bu aşı önleyici tedavi olarak kullanılıyor ve risk grubundaki kişilere dağıtılıyor. İki doz alındıktan sonra yüzde 95’e varan koruma sağladığı ortaya kondu,” diye konuştu.
NE HIV NE COVID-19 ONU YIKMADI
Hem mpox hem de HIV konusunda toplumda, özellikle Türkiye’de önyargıların hakim olduğunu vurgulayan Tulunay, “Kontrol altında, tedavi altında tutulan HIV, risk yaratan, bulaşıcılığı olan bir hastalık değil artık. Emin olun, Covid-19 HIV’den daha riskli şu an. Mpox da aynı şekilde. 40 günlük bir macera var, bunun 11 günü hastanede, 2 haftası evde, 2 hafta sonra tekrar evde kendimi izole ettim. Bunun yarısında ağrı içinde kıvrandığım bir dönem oldu. HIV ile yaşayan birisi olarak söylüyorum, HIV ile ilgili hiçbir zaman bir sağlık problemi yaşamadım. Kovid’den dolayı da başıma büyük bir şey gelmedi. Ama ben mpox’dan çok acı çektim ve o acıları kimsenin yaşamasını istemem. Hastalığı geçiren birisi olarak söylüyorum ki evet kimse aşı yaptırmak zorunda değil, zaten hafif atlatma ihtimali çok yüksek. Ama hiçbir şey olmasa bile kendini haftalarca kapatmak zorunda kalıyorsun. Ayrıca çocuklar, başka insanlar, hayvanlar vb, mpox’dan çok ağır etkilenebilirler. Bir kişi bile sağlıklı değilse, bütün insanları etkileyebilir,” dedi.
“VİRÜSLER YAŞ, CİNSİYET YA DA SOSYAL STATÜ TANIMAZ”
Tulunay, virüslerin cinsiyet, yaş veya sosyal statü gözetmediğini belirterek, “Pek çok kadın ve çocuk da bu hastalığa yakalandı. 1960-70 yılından beri de yakalanıyorlar. Herkes ama herkes bu virüslerle karşılaşabilir. Hastaları bir ‘birey’ olarak, insan olarak algılamak gerekli. Eski bir virüs, ekseriyetle Afrika’da görülen bir virüs. Biz hiçbir zaman düşünmedik ki Afrika’da olan bir şey, gün gelir bizi de bulur. Ama ulaşım faktörlerinin değiştiği, seyahatlerin bu kadar çok olduğu dünyamızda, çok kolaylıkla bu virüs bizi de bulabilir,” dedi.
“PANİK YARATMAK YERSİZ”
1960-70’li yıllarda görülen mpox virüsüyle 2022’de salgın yapan virüsün ve şu an yeni çıkan varyantın birbirinden farklı olduğunu, aynı virüsün kendisini adapte etmiş hali olduğunu söyleyen Tulunay, panik yaratacak bir süreç olmadığının altını çizdi. “DSÖ panik olalım diye değil, önlem amacıyla bunu bize duyurdu. 2022 yılında çok hızlı yayıldı İngiltere’de ve pek çok Avrupa ülkesinde. Hangi ülkede kapanma ya da herhangi karantina önlemine gidildi? Çünkü sonuçta aşısıyla bunun önüne geçildi ve İngiltere’de vakalar 6 ay içinde sıfırlandı. Alınabilecek önlemler, tedavisi varken, ben hiç sanmıyorum ki Covid-19 günlerine tekrar geri dönelim. Sonuçta korunmak, tedavi etmekten her zaman daha ucuz ve daha kolay,” dedi.
“BİRİNCİ BASAMAK VE ACİLLERDE FARKINDALIK ARTIRILMALI”
Tulunay, sadece seyahatle ilgili kontroller değil, birinci basamak ve acil sağlık hizmetlerindeki profesyonellere mpox ile ilgili bilinçlendirme çalışmaları yapılması gerektiğini vurguladı. “Hastalar genellikle yüksek ateşle geldikleri zaman, grip ya da Covid-19 ile karıştırılabiliyor. Doktorlar bunun bilincinde olarak bu riski gösteren, bu risk altında olabilecek gruptaysa bu hastalar, örneğin seyahat geçmişlerini de sorgulayarak, bu kişilere mpox testi de yaparak önlem alabilirler. Ama birinci basamak sağlık hizmetleri ve acillerde bilinmiyorsa, buna karşı yaptırmak da akıllarına gelmiyorsa, orada bazı şeyleri kaçırabiliriz. Test imkanlarının da artırılması lazım. Yine gümrük kontrolleri ve seyahat-uçuş kontrollerinin sıkı tutulması lazım. Bence insanlar da komplo teorilerini bırakıp eğer ki bir aşı varsa ve bu işi işe yarıyorsa, bu aşı veya tedavinin neden Türkiye’de ya da kendi ülkelerinde olmadığını sorgulamalı,” diye konuştu.
Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Sağlık
”
GENEL
6 dakika önceGENEL
1 saat önceGENEL
1 saat önceGENEL
1 saat önceGENEL
1 saat önceGÜNDEM
1 saat önceGENEL
2 saat önce