“`html
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, ABD Başkanı seçilen Donald Trump’ın Suriye politikasının henüz belirsiz olduğunu vurguladı. Trump yönetiminin PKK ile olan ilişkisini yeniden değerlendireceğini öngördüğünü, Türkiye’nin bu konudaki kararlılığını sürekli olarak ilettiğini belirtti.
Fidan, Ankara’daki basın mensuplarıyla Dışişleri Bakanlığı’nda bir araya gelerek, gündeme dair soruları cevapladı.
Trump’ın göreve geldikten sonraki olası politikalarıyla ilgili olarak Fidan, Trump’ın bazı konularda mevcut söylemini sürdürürken, kritik kararları başlangıçta beklemeye alabileceğini, radikal kararlar alma olasılığının düşük olduğunu dile getirdi.
Göçmenler konusunda ise Trump’ın radikal adımlar atabileceğini, bunun hem iç hem de dış politikada en az maliyetli seçenek olduğunu ifade eden Fidan, jeopolitik konularda ise Trump’ın “bekle ve gör” ya da “erteleme” politikası izleyeceğini düşündüğünü söyledi.
Türkiye’nin hem diplomatik girişimlerle hem de sahadaki duruşuyla tavrını net bir şekilde ortaya koyacağını belirten Fidan, Trump’ın ilk başkanlık döneminde Suriye’den çekilmeyi denediğini ancak Amerikan sisteminin buna izin vermediğini hatırlattı.
Bakan Fidan, Türkiye’nin terörle mücadeledeki sahadaki faaliyetlerini ve diplomatik pozisyonunu kararlılıkla savunmaya devam edeceğini, ABD’nin Türkiye’nin bölgesel güvenliğini sağlamak için her türlü adımı atacağını bildiğini ve Türkiye’nin ABD’den bazı konularda tavır değişikliği beklediğini vurguladı. Farklı operasyonel yaklaşımların, beklentilerin karşılanmasını sağlamak amacıyla olduğunu, ancak gerekirse Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da belirttiği gibi, farklı bir operasyonel ihtiyaç da yerine getirileceğini sözlerine ekledi.
Fidan, ABD askerlerinin bölgedeki askeri operasyonlara katkıda bulunmadığını, aksine “engelleyici bir rol” oynadıklarını, özellikle İran destekli milislere yönelik operasyonlarda Irak ve Suriye’deki ABD askerlerinin hedef haline geldiğini ve bunun sürekli bir gerilim alanı oluşturduğunu belirtti. Demokratlar döneminde ABD’nin Afganistan’da yaşadığı çekilme zorluğunu Suriye’de yaşamak istemediğini, Cumhuriyetçilerin iktidara gelmesiyle bu durumun değişebileceğini ve olumlu adımlar atılabileceğini değerlendirdi.
İlgili kurumların ABD’li yetkililerle görüşmelerinde, bölgedeki terörle mücadele operasyonlarına mutlaka destek vereceklerini ve bunun için başka bir terör örgütüne ihtiyaç duyulmadığını ilettiklerini belirtti.
Rusya-Ukrayna savaşında bir dondurma ya da yumuşama olması durumunda Moskova ve Washington arasında Suriye ve diğer konuların görüşülebileceğini, ABD’nin bölgeden çekilmesi durumunda ise yatırım yaptığı aktörlerin zarar görmemesi için bazı girişimlerde bulunulabileceğini söyledi.
Türkiye’nin her senaryoya hazır olmasının önemini vurgulayan Fidan, Suriye rejimiyle sorunların daha uygun bir formatta ve diplomatik yollarla ele alınmasını tercih ettiklerini belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ileri sürdüğü diplomatik teklifi hatırlatan Fidan, Suriye tarafının bazı konuları değerlendirmeye şu anda pek istekli olmadığını, Türkiye’nin Esed rejiminin muhalefetle anlaşmasını ön şart koşmadığını, ancak sorunun çözümünün pratikte bu tür bir anlaşmadan geçebileceğini açıkladı.
Irak ile Kalkınma Yolu Projesi’ne büyük önem verdiklerini, Irak’ın teklifini hemen kabul ettiklerini ve bölgedeki diğer aktörlerin katılımını teşvik ettiklerini belirten Fidan, projenin Irak’ı son 20 yıldır olumlu yönde etkileyen bir proje olduğunu ve desteklediklerini belirtti.
Irak ile ekonomik ve diğer konulardaki ilişkilerin gelişmesinin, güvenlikle ilgili sorunların daha kolay çözülmesini sağlayacağını, Irak’taki ekonomik kalkınma ve yatırımların terör örgütlerinin temizlenmesine bağlı olduğunu kaydetti.
Silahlı çatışma bölgelerine büyük finans kuruluşlarının kredi vermeyeceğini belirten Fidan, Erbil ve Bağdat arasındaki petrol gelirleri paylaşımı görüşmelerinde önemli bir aşama kaydedildiğini, prensipte anlaşmanın var olduğunu ancak Bağdat’ın Batılı şirketlerle yapılan anlaşmaları onaylamasının gerektiğini belirtti. Anlaşmaya göre varil başına ödenecek ücretin yeniden Bağdat tarafından onaylanması gerekiyordu ve bu konuda mesafe alındığını, boru hattının yakın zamanda açılmasını beklediklerini ifade etti.
Kerkük’ü yakından takip ettiklerini, demografik değişikliklere karşı olduklarını ve Türkmen Cephesi ile yakın temas halinde olduklarını belirten Fidan, Kerkük Valisi seçiminin mahkemeye taşındığını ve PKK’nın etkisinde bir yönetim istemediklerini söyledi. Kürt, Arap ve Türkmenlerin dönüşümlü valilik yapması sistemine işaret eden Fidan, Kürtler arasında valilik konusunda sorun yaşandığını ve Süleymaniye’nin etki kullanmaya çalıştığını, ancak 2017’deki çatışmalar nedeniyle göç edenlerin geri dönüşünün de nüfus sayımı üzerinde etkili olduğunu belirtti.
Sonuç ne olursa olsun, mutabakat sağlanan dönüşümlü valilik sisteminin ve Kerkük’ün ana bileşenlerinin mutabık kaldıkları şekilde yaşamaya devam etmelerinin önemini vurguladı.
Süleymaniye ile ilişkiler konusunda, Süleymaniye’nin PKK ile ilişkilerinde Türkiye’yi tatmin eden bir adım atmadığını, bu nedenle Türkiye’nin de Süleymaniye’ye yönelik tedbirlerini sürdürdüğünü ve PKK ile ilişkiyi kestiğinde ilişkilerin normalleşeceğini belirtti.
Irak’ın Türkiye-Suriye ilişkilerinde arabuluculuk yapma niyetinde olduğunu ve Türkiye’nin bu çabaları takdir ettiğini, Irak’ın ev sahipliği yapması durumunda buna açık olduklarını belirtti.
Suriye, Irak ve Türkiye’nin komşu ülkeler olduğunu ve geçmişte olduğu gibi bir araya gelip önemli konuları yapısal bir şekilde görüşmeleri gerektiğini vurguladı.
Irak-Suriye sınır güvenliğinin önemini vurgulayan Fidan, terörle mücadele ve silah kaçakçılığının engellenmesinin gerekliliğini, üçlü işbirliği mekanizmasını desteklediklerini belirtti.
Kıbrıs meselesinde AB’nin tarihi bir hata yaptığını ve Türkiye’nin çözümü BM ile yürütmeyi tercih ettiğini belirten Fidan, Türkiye’nin adadaki gerçekliği yansıtacak bir çözüm istediğini ve çözümü empoze etmediğini, Türkiye’nin önünün tıkandığı iddiasının gerçek dışı olduğunu belirtti.
Putin’in küresel savaş ifadesinin Türkiye’nin sürekli uyardığı bir durum olduğunu hatırlatan Fidan, Ukrayna ve Gazze’deki savaşın yoğunlaştığını ve kutuplaşmanın arttığını belirtti. Kuzey Kore’nin savaşa asker göndererek aktif taraf olduğunu, ABD ve Avrupa’nın da silah göndererek savaşa açıkça taraf olduğunu hatırlattı.
Ekonomik, siyasi ve sıcak savaşın bir arada devam ettiğini, bunun geniş anlamıyla küresel bir savaş olarak nitelendirilebileceğini, önemli olanın şiddetin artmaması ve sıcak savaşa dönüşmemesi olduğunu belirtti.
Rusya-Ukrayna savaşındaki nükleer tehdide ilişkin, ABD’nin seçim baskısı olmadan daha fazla adım attığını, Ukrayna ve İsrail konusundaki adımlara işaret ederek nükleer risk tehlikesinin her an bulunduğunu belirtti.
Hamas ile Türkiye arasındaki ilişkilere dair söylentileri yalanlayan Fidan, Bakanlık Sözcülüğünün Hamas Siyasi Bürosu’nun Türkiye’ye taşınmadığını açıkladığını, Katar’ın da bu söylentileri yalanladığını belirtti.
ABD’nin Hamas üzerinde baskı kurmak istediğini, özellikle Demokratların barış anlaşması ve rehineler konusunda uğraştığını, mevcut ateşkes şartlarının Hamas tarafından kabul edilmediğini ifade etti.
Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Netanyahu ve Gallant için tutuklama kararı almasını tarihi bir hadise olarak nitelendiren Fidan, bazı ülkelerin bu karara uyacağını açıklamasını hatırlattı. Bu sonucun daha erken çıkmasını istediğini, uluslararası seferberliğin ve insanlık vicdanının İsrail’in soykırımına karşı ortak bir tavır almasıyla bu kararın çıktığını belirtti.
Ateşkes, insani yardım ve iki devletli çözümün önemine işaret eden Fidan, İsrail’in bu konularda isteksiz olduğunu ve İsrail yöneticileri hakkında tutuklama kararı çıkarılmasının önemli olduğunu belirtti.
Kararların yeterli olmadığını belirten Fidan, Gazze’deki 2 milyon insanın açlıktan kurtarılması için uluslararası bir inisiyatife ihtiyaç olduğunu, BM’nin bunu engelleyemediğini ve uluslararası toplumun başka alternatifler düşünmesi gerektiğini söyledi. Sivil halkın açlığa mahkum edilmesinin kabul edilemez olduğunu, diplomasinin tüm imkanlarının kullanılmış olduğunu, ancak BM girişimlerinin ABD vetosuna takıldığını belirtti.
Dünya ve bölgedeki gelişmelere değinen Fidan, ABD seçimlerini Trump’ın kazanmasını, Kongre’deki üstünlüğünü ve Demokratların kayıplarını değerlendirmelerini, ABD seçmeninin tercihlerinin iyi analiz edilmesi gerektiğini belirtti. Trump’ın kazanmasının bazı jeopolitik krizleri netleştireceğini söyledi.
Trump’ın Rusya-Ukrayna savaşını durdurmak için atacağı adımların merak edildiğini, kabine adaylarının İsrail yanlısı olduğunu ve İsrail Başbakanı Netanyahu’nun yayılmacı emellerini destekleyeceğini ifade etti.
Trump’ın savaşları bitireceği sözlerinin kabine adaylarıyla çeliştiğini, ABD’nin odak noktasının Rusya ve Çin’in birleşmesini engellemek olduğunu belirtti.
Astana Süreciyle Suriye’de uzun süredir devam eden ateşkesi hatırlatan Fidan, bunun daha iyi bir yapısal mekanizmayla ve hedefle iyileştirilmesi gerektiğini belirtti.
Suriye’nin İsrail’in yoğun baskısı altında olduğunu ve İran ile Suriye arasında yakın işbirliğinin olduğunu vurguladı.
İran’ın Suriye’deki öncelikleri arasında Türkiye ile Suriye’nin normalleşmesinin olmadığını, Rusya için de bölgede ateşkes olduğu için böyle bir konunun gündemde olmadığını belirten Fidan, Türkiye’nin iyi niyetini ortaya koyduğunu, rejim değişikliği gibi bir hedeflerinin olmadığını ve diğer tarafın bundan rahatsız olmadığını belirtti.
Astana sürecinin devamının yeterli olup olmadığının tartışıldığını, ancak terörle mücadele ve mülteciler konusunda adımlar atılmadığı takdirde Suriye’deki tehdidin büyüyeceğini ve Türkiye’nin farklı adımlar atmak zorunda kalabileceğini söyledi.
Irak ile Kalkınma Yolu Projesi’nin Rusya için de fırsatlar sunduğunu belirten Fidan, Ukrayna savaşından sonra Rusya’nın Batı ile ilişkilerinin bozulduğunu ve artık Batı’dan Rusya’ya deniz, kara ve demir yoluyla mal gelmediğini hatırlattı.
Rusya’nın dünya pazarına Basra üzerinden açılmak istediğini, Kuzey-Güney açılımı çerçevesinde büyük bir demir yolu projesi üzerinde çalıştığını ve bunun Basra Körfezi’ne ulaşacağını belirtti.
Fav Limanı’nın Kalkınma Yolu projesinin bir parçası olduğunu ve bu bölgenin ürünlerin dünya pazarlarına açılabileceği bir yer olduğunu, Rusya’nın da buradan faydalanabileceğini söyledi. Orta Koridor hattının da Rusya’nın projesiyle kesişeceğini ve bu lojistik hatların dışişleri bakanlığı tarafından yakından takip edildiğini belirtti.
Kuzey Kore’nin Rusya’ya asker göndermesinin Batılıları endişelendirdiğini, Rusya’nın karşılığında Kuzey Kore’ye ne verdiğinin önemli olduğunu, Kore yarımadasındaki mevcut dengeyi bozacak bir durumun Batılılar için yeni bir cephe açacağını ve Güney Kore’nin de kendini daha fazla güçlendirmesi gerekeceğini belirtti.
Siber tehdidin beşinci savaş cephesi olduğunu, kritik altyapıları, finans ve ulaştırma sistemlerini hedef aldığını ve devletlerin buna karşı önlemler aldığını belirten Fidan, Kovid-19 salgını döneminde çevrim içi verilerin arttığını ve siber tehditlerin boyutunun değiştiğini, insan zihnini de hedef alabileceğini söyledi.
Sosyal medyanın yapay zeka ile manipüle edilebildiğini, dijital sınırların oluşturulması ve verilerin korunmasının önemini vurgulayarak, Siber Güvenlik Başkanlığı’nın kuruluşunun ülke için hayati önem taşıdığını belirtti.
Libya’da Bingazi Başkonsolosluğu’nun açıldığını ve yetkililerle temasların sürdüğünü, iş insanlarının da bölgede faaliyet gösterdiğini belirten Fidan, Türkiye’nin önayak olduğu çatışmasızlık ortamının meyvelerini verdiğini, insanların bunun kalıcı olduğuna inanmasının arttığını ve ekonomiye ve yatırımlara yöneldiğini söyledi. Türkiye’nin Libya’da milli birlik ve beraberliğin sağlanmasına önem verdiğini ve belirli bir strateji çerçevesinde bunu adım adım hayata geçirdiğini belirtti.
Türkiye-Yunanistan ilişkilerinde sorunların kamuoyundan uzakta ele alınmasını tercih ettiklerini, Yunanistan’da Türkiye ile ilgili konuların aşırı politize edildiğini belirten Fidan, kazan-kazan anlayışıyla ve pozitif gündemle ilerlemek istediklerini, milli menfaatlere halel getirmeden sorunları resmi yollardan çözmeyi hedeflediklerini söyledi. Ege Denizi’nin ekonomik refah bölgesine dönüştürülmesini hedeflediklerini, bunun mümkün olduğunu ifade etti. Ocak veya şubat aylarında Yunanistan Başbakanı’nın Türkiye ziyaretinde Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi toplantısının yapılacağını hatırlattı.
İsrail Cumhurbaşkanı Herzog’un Türk hava sahasını kullanma talebinin reddedilmesine ilişkin Fidan, Gazze’deki insanlık dramına tepki olarak hava sahasının açılmadığını, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararının bu yönde olduğunu belirtti. Azerbaycan’ın diplomatik talebini iletmesine rağmen Türkiye’nin duruşunun belli olduğunu yineledi.
“`
GENEL
27 dakika önceGENEL
29 dakika önceGENEL
29 dakika önceGÜNDEM
1 saat önceGÜNDEM
1 saat önceGÜNDEM
1 saat önceGENEL
1 saat önce