İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, rüşvet, dolandırıcılık ve güveni kötüye kullanma suçlamalarıyla karşı karşıya. 24 Mayıs 2020’de başlayan davası, İsrail tarihinde bir başbakanın görevdeyken yargılanması açısından bir ilk. İsrail yasaları gereği, başbakanın görevden alınması ancak Yüksek Mahkeme’nin suçlu bulmasıyla mümkün. Bu süreç aylar hatta yıllar sürebilir. Bu durum Netanyahu’ya zaman kazandırırken, kamuoyu nezdindeki imajını da ciddi şekilde zedeliyor.
Mahkeme, Netanyahu’nun 2 Aralık’ta ifade vermesini talep etmişti. Ancak Netanyahu’nun avukatları, yoğun iş programını gerekçe göstererek ifadeyi Şubat 2024’e ertelemeyi istedi. Temmuz ayında ertelenen ifade tarihi, bu yeni talebin reddedilmesine yol açtı. Avukatı Amit Haddad, “Müvekkilim ifade için hazır değil, beş aylık bir erteleme yerine sadece iki buçuk ay istedik” diyerek savunma yaptı. Ancak mahkeme bu talebi kabul etmedi.
Muhalefet, Netanyahu’nun yolsuzluk davalarından kaçmak için İsrail’in mevcut savaş ortamını bir fırsat olarak kullanıp kullanmadığını sorgulamaya devam ediyor. Gazze’deki askeri operasyonlar ve Lübnan sınırında Hizbullah ile artan gerilim, Netanyahu’nun hem iç hem dış politikada üzerindeki baskıyı azaltma çabası olarak değerlendiriliyor. Muhalefet liderleri, Netanyahu’nun savaş ortamını siyasi bir kalkan olarak kullandığını, olası bir zaferle hem mahkemeden hem de halktan gelecek tepkileri bertaraf etmek istediğini iddia ediyor.
Netanyahu, İsrail’in ulusal güvenliğini gerekçe göstererek hem yolsuzluk davalarını hem de halk arasında artan eleştirileri gölgede bırakmayı hedefliyor olabilir. Ancak bu stratejinin ciddi riskleri bulunuyor:
Netanyahu’nun yolsuzluk davaları, İsrail’deki siyasi sistemi de derinden etkiliyor. İsrail siyaseti, uzun süredir bir kutuplaşma sürecinde. Bir yanda Netanyahu’yu destekleyen muhafazakar Likud Partisi ve koalisyon ortakları, diğer yanda ise Netanyahu’nun istifasını talep eden geniş bir muhalefet bloğu bulunuyor. Davaların sonuçlanması, sadece Netanyahu’nun değil, İsrail siyasetinin geleceğini de belirleyecek.
Netanyahu için mahkeme kararı, sadece yasal bir sorun değil, aynı zamanda siyasi bir varoluş mücadelesi anlamına geliyor. 7 Ekim’den bu yana Gazze ve Lübnan’da yaşanan askeri gelişmeler, onun bu süreçte nasıl bir liderlik göstereceğini belirleyecek. Ancak, yargı süreçlerinin er ya da geç tamamlanacak olması, Netanyahu’nun siyasi hamleleri ne kadar başarılı olursa olsun, hukuki açıdan köşeye sıkışmasına engel olamayabilir.
Bu noktada İsrail’deki siyasi tansiyonun düşmesi ve yargı bağımsızlığının korunması, ülkenin demokratik değerleri açısından kritik önem taşıyor. Ancak Netanyahu’nun davaları ve İsrail’in mevcut krizleri, bu hedefe ulaşmayı giderek zorlaştırıyor.
Haberin görseli DHA tarafından servis edilmiştir.
GÜNDEM
10 dakika önceGÜNDEM
10 dakika önceGÜNDEM
10 dakika önceGÜNDEM
11 dakika önceGÜNDEM
11 dakika önceGÜNDEM
11 dakika önceGÜNDEM
11 dakika önce