DOLAR 34,1026 0.24%
EURO 38,1457 0.1%
ALTIN 2.874,391,62
BITCOIN 2146242-1.29426%
İstanbul
21°

HAFİF YAĞMUR

13:02

ÖĞLEYE KALAN SÜRE

Narin Güran’ın Ölümü Üzerine Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’ndan Basın Açıklaması
10 okunma

Narin Güran’ın Ölümü Üzerine Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’ndan Basın Açıklaması

ABONE OL
Eylül 9, 2024 07:57
Narin Güran’ın Ölümü Üzerine Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’ndan Basın Açıklaması
0

BEĞENDİM

ABONE OL

(ANKARA) – 8 yaşındaki Narin Güran’ın Diyarbakır’da kaybolduktan 19 gün sonra cansız bedeni dere kenarında bulundu. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu bu acı kaybı protesto etmek için Ankara’da basın açıklaması düzenledi. Ankara Kadın Meclisi İl Temsilcisi Tuana Gençer, “Narin’in ölümüne neden olanları sorumlu tutacak ve adalet arayacağız” dedi. CHP Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez ise “Yayın yasağını kaldırın, halk gerçekleri öğrenmek istiyor!” diyerek tepkisini dile getirdi.

Platformun Ankara’daki basın açıklamasında, Narin cinayetinin Türkiye’deki binlerce kayıp çocuk sorununa dikkat çekilmesi amaçlandı. Ankara Kadın Meclisi İl Temsilcisi Tuana Gençer, Rabia Naz cinayeti ve hala kayıp olan Gülistan Doku olaylarını hatırlatarak, “Kayıp çocukların peşini bırakmamalıyız, yoksa kimse hesap sorulmayacak” dedi. Gençer, konuşmasında şunları vurguladı:

“Narin’i 19 gündür her yerde aradık. Mobese kameralarıyla dolu bir kentte, küçük bir köyde, bir çocuğun 19 gün boyunca kayıp kalması kabul edilemez. Narin’in son görüldüğü zamandan kayıp ihbarına kadar sadece 3 saat geçmiş. O 3 saatte neler olduğunu bilmiyoruz. Günlerdir yapılan açıklamalar, ‘titizlikle incelendiği’ iddiaları ve yayın yasağı tamamen manipülasyon. Yayın yasağı sadece bizim gibi sorular soranları, muhalif medyayı susturmak için uygulanıyor. Çünkü iktidar, ‘Narin nerede?’ sorusuna bile tahammül edemiyor. Sadece bir başsağlığı mesajıyla yetinmeyi bekliyorlar. Narin’in ölümünde yaşanan ihmalleri başsağlığı mesajıyla kapatmaya çalışıyorlar. Ama biz sormaya devam edeceğiz. Çünkü Rabia Naz’ın ölümü hala aydınlatılmadı, Gülistan Doku ise 4 yıldır kayıp. Her ay binin üzerinde çocuğun kaybolduğu söyleniyor, ama TÜİK 2016’dan beri tek bir kayıp çocukla ilgili veri yayınlamıyor. Bu sessizliğin arkasına sığınamazsınız. Kayıp çocukların kaderini bize açıklamanız gerekiyor. Antalya, Gaziantep, Diyarbakır… Türkiye’nin dört bir yanında çocuk kayboluyor. Bu konuda sessiz kalanların, aile odaklı politikalar konusunda ne kadar konuştuğunu görüyoruz. Bu ailelerin içinde çocukların öldürüldüğü ‘kutsal aile’ kavramını nasıl kutsallaştırdıklarını, nasıl yücelttiklerini görüyoruz. Siz o çocukları öldüren, istismar eden aileleri kutsallaştırmak yerine, kayıp çocukları bulun. Antalya’da, Antep’te, Diyarbakır’da, Türkiye’nin dört bir yanında kayıp çocukların hesabını vermek zorundasınız.”

“Bu sistem, Narin’in yarın gülüp oynamasına bile izin vermedi.”

Narin Güran cinayetini örnek göstererek, Çocukları Koruma Kanunu ve Lanzarote Sözleşmesinin uygulanmadığını vurgulayan Gençer, yaşananların hesabını soracaklarını belirterek şunları söyledi:

“Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, sizin göreviniz ne? Sadece aileyi kutsallaştırmak mı? O ailelerin içinde çocuklara ne olduğunu sormaz mısınız? Sormazsınız, ama biz soracağız. Bakın, soranlar burada. O ailelerin içinde bir çocuk istismara uğradığında, şiddete maruz kaldığında, öldüğünde, hesabını sizden soracağız. Siz de bize hesap vermek zorundasınız. O koltuklarda kılınızı kıpırdatmadan sadece başsağlığı dileyerek oturamazsınız. Çocuklar istismar ediliyor, öldürülüyor. Ama yarın okullar açılıyor, değil mi? O çocukların okullara gitmesi gerekiyor. Narin’in de yarın okula gitmesi gerekiyordu. Ama bu sistem, bu siyasi iktidar Narin’in yarın gülüp oynamasına bile izin vermedi. Narin’in okula gitmesine bile izin vermedi. Ama yapılabilir. Çocuk istismarı ve ölümleri durdurulabilir.”

“Çocukların ölü bedenlerini çuvallarda bulmayalım.”

Her sabah çocukların, kadınların, hayvanların, çuvalların içinde ölü bedenlerinin bulunduğu haberlere uyanmaktan kurtulmalıyız. Peki bunu nasıl yapacağız? Kadın cinayetlerini durdurmanın mümkün olduğu gibi, çocukları korumak da mümkün. Çocukları Koruma Kanunu var. Bu kanun tıpkı 6284 gibi uygulanırsa, çocuklar yaşayabilir. Lanzarote Sözleşmesi var, tıpkı İstanbul Sözleşmesi gibi. Akıbeti İstanbul Sözleşmesi gibi olmasın. Lanzarote Sözleşmesi etkin uygulansın. Uygulansın ki çocukların ölü bedenlerini günler sonra çuvallarda bulmayalım. Yarın okullar açılıyor ve risk tarama formları var. O formlar okullarda dondurulursa, uygulanırsa çocuk istismarı önlenebilir. Yasalar var. Sözleşmeler var. Yapılacak çok fazla şey var. Bunları yaparsak, çocukların parklarda özgürce güldüğü, koşup oynadığı o günleri var edebiliriz. Kadınlar, çocuklar, hayvanlar, bu sokaklarda eşit ve özgür yaşayabilir. Başka Narin’ler olmasın. Narin’in hesabını soracağız. Sessiz kalmalarına izin vermeyeceğiz. Başka Narin’ler olmasın diye, hep bir arada omuz omuza mücadele etmekten asla vazgeçmeyeceğiz. Yasayı, sözleşmeyi uygulatacağız. Narin’e ne olduğunun hesabını hep birlikte soracağız. Çocuğa yönelik, kadına yönelik, hayvanlara yönelik her türlü şiddeti, hep birlikte durduracağız.”

“İktidarın insana değer vermeyen zihniyeti”

Narin için yapılan eylemde söz alan CHP Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez, “Kutsal aile kavramı adı altında kadınları ve çocukları ölmeye mahkum ediyorlar” diyerek hükümeti eleştirdi:

“Alt tarafı bir çiçek toplayıp, bir hayvan sahiplenip, birkaç insan tanıyıp gidecek bu dünyadan. Nasıl kötü bir zamana denk geldi ömrümüz. Vicdansızların, sapıkların, katillerin, nefretin, cehaletin ortasına düştük. Dost tam da tarif ettiği gibi, cehennemin ortasındayız, bu iktidarın sayesinde. Şimdi kimse timsah gözyaşı dökmesin. Bugün bulunan o çuvalın içinde sadece Narin yok, bu ülkenin iktidarının tam kendisi var. Utancımız var. Hepimiz o çuvalın içindeyiz. Kimse bu ülkedeki yasaların yeterli olmadığından bahsetmesin. Gerek ulusal gerek uluslararası sözleşmelerimiz elimizde mevcut. Mesele bu iktidarın insana değer vermeyen zihniyetidir. Mesele hayata önem vermeyen bu iktidarın zihniyetidir. Bizler yaşam hakkı dedik, onlar tam tersini yaptılar. Bir kutsal aile kavramı içerisinde kadınları, çocukları ölmeye mahkum ediyorlar.

“Yayın yasağını kaldırın”

Buradan yayın yasağı koyanlara sesleniyorum: Kaldırın bu yayın yasağını, bu millet gerçeğin ne olduğunu öğrenmek istiyor. 19 gündür neyin peşinde olduğunuzu öğrenmek istiyor. Bir başka beklediğimiz sonuç var. Otopsi raporuyla ortaya çıkacak. Otopsi çalışmaları bu saate kadar devam etmektedir. Dolayısıyla artık beklentimiz, artık öfkemiz Türkiye’deki cezasızlık politikasının ortadan kalkması, aile ve değerlerimiz diyerek çocukların ve kadınların tecavüzünün ve ölümlerinin önünün kapatılması yönündeki çalışmaların artmasıdır. Bakanlar koltuklarına yapışmaktadır bu ülkede. Böyle bir olay başka bir ülkede olsa, Aile ve Sosyal Hizmet Bakanı anında istifa ederdi. İçişleri Bakanı anında istifa ederdi. Dolayısıyla artık öfkeliyiz. Ancak biz ölümlerin olmaması için alanlardayız. O yüzden hesap soracağız ama niye bu cinayetlerin önlenemediğinin hesabını da aynı zamanda soracağız. Dolayısıyla Narin hepimizin yüreğinde ve onun hesabını hep sormak için dün olduğu gibi bugün de korkmadan, susmadan, yılmadan, neden, neden, neden diyeceğiz ve onun hesabını mutlaka soracağız.”

Kaynak: ANKA / Güncel

Milletvekili Diyarbakır Trabzon Güncel Ankara

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP