Kore Savaşı’nın ardından Amerikan Ulusal Arşivi’nde saklanan raporlar gün ışığına çıktı.
Askeri ve Medikal Antropoloji alanında uzmanlaşmış Dr. Ece Aynur Onur, Kore Savaşı’nda esir düşen Türk askerlerinin dosyalarını inceledi. Onur, “Esir alınan askerlerimizin esaret yaşamları hakkında daha önce hiç bilinmeyen bilgiler keşfettik” dedi.
Dr. Onur, Burdur’un Karamanlı ilçesinde ikamet eden ve Indiana Üniversitesi’nde doktora yapan bir araştırmacı. Onur, Kore Savaşı Ateşkes Antlaşması sonrası Amerikan ve Türk askerlerine ilişkin raporlara ulaştı. Arşivdeki raporlarda “Kore Savaşı’nda esir alınan Türk askerleri neden esir kamplarında ölmedi?” sorusu Onur’un dikkatini çekti.
Onur, 2017 yılında bu soruları aydınlatacak belgeler ve sorgu kayıtlarına erişmek için ABD’nin resmi yetkililerine başvurdu. 7 yıl bekledikten sonra, 2017 yılında esir alınmış rütbeli askerlerin dosyalarına ulaşmayı başardı. Onur, “O dönemde alt rütbeli askerlerimizin sorgu kayıtları erişime açıktı ve onları elde ettim. Amerikan ordusunun askerlerimiz hakkında yaptığı bir çalışmanın raporunu buldum ve bu raporu sorgu kayıtlarıyla karşılaştırarak inceledim. Ancak o dönemde üst rütbeli subaylarımızın dosyaları erişime kapalıydı. 2017 yılında yaptığım başvuru geçtiğimiz günlerde sonuçlandı ve esir alınmış en üst rütbeli Yüzbaşı İhsan Serim’in dosyası bana ulaştırıldı. Daha önce sorgu kayıtları ve Amerikan ordusunun yürüttüğü çalışmalara dayanarak ‘Kore Savaşı’nda Türk Esirleri’ adlı bir kitap yazmıştım; ancak Kore Savaşı’nda esir alınan askerlerimizin esaret öykülerinin en önemli parçası, yapbozun en önemli parçası eksikti. Yüzbaşımızın dosyasıyla birlikte, onların kahramanlık öyküleri tamamlanmış oldu” dedi.
“Türk askerleri arasında esir kamplarında ölen tek bir kişi bile yok”
Onur, 1953 yılında Kore Savaşı’nın ardından ateşkes anlaşması imzalandıktan sonra savaşan tarafların esir askerleri takas etmesiyle birlikte, Amerikan askeri istihbaratının Amerikalı askerlerle birlikte Türk askerlerini de sorguladığını belirtti. Onur, “Savaş boyunca esir kamplarından Amerikan ordusuna çeşitli istihbaratlar ulaştı. Amerikalı esirlerin kara kuvvetleri ve özellikle sorgu son haklarına baktığımızda, esir kamplarında yüzde ellisinin hayatını kaybettiğini görüyoruz. Türk askerlerimiz arasında esir kamplarında ölen tek bir kişi bile yok. Yine Amerikalı esirlerin komünist Çin kuvvetleriyle esir kampında özellikle yüzde 15’inin iş birliği yaptığını, yani düşmanla iş birliği yaptığını görüyoruz. Sorgu kayıtlarına ve Amerikan ordusunun Türk askerleri üzerine yürüttüğü çalışmaya baktığımızda, iki askerimizin düşmanla sadece bir kere iş birliği yaptığını, Türk askerlerimizin esir kampında düzenlediği bir Divan-ı Harp’te iş birliği yapan askerlerimizin yargılandığını, yargılanma sonucunda ceza olarak ağır şekilde dövüldüklerini ve esaretlerinin sonuna kadar göz hapsine tutulduklarını görüyoruz. İki ordunun esir askerleri arasında bu kadar ciddi bir esaret performans farkı oluşunca, özellikle de Amerika o dönemde Türkiye’ye askeri ve ekonomik yardım yapan bir ülke olunca, Amerikan ordusu Türk askerlerine ait sorgu kayıtlarını askeri ve sivil kurumlara vererek bilimsel çalışmalar yürütmesini sağladı. Bu bilimsel çalışmaların sonucunda raporlar oluşturuldu ve bu raporlara ulaşıldı” dedi.
“Esir alınan askerlerimizin esaret yaşamları boyunca hiç bilinmeyen yeni bilgilere ulaştık”
Onur, 2017 yılında Türk askerlerine ait sorgu kayıtlarının peşine düştüğünü belirterek, “Dosya bana ulaştırıldı ve böylece orada esir alınan askerlerimizin esaret yaşamları ve deneyimleri hakkında daha önce hiç bilinmeyen yeni bilgilere ulaştık. Bu bilgiler özellikle Amerikan ordusunda, NATO ve askeri çevrelerde sık sık dile getirilen, ancak belgelendirilemeyen iddialar, savaş efsaneleriydi. Örneğin, esir kamplarında askerlerimizin kendi aralarındaki emir komuta zincirini asla bozmadıkları, üst rütbeli bir subay Çinliler tarafından aralarından alındığında hemen alt rütbeli askerimizin komutayı devraldığı, aralarındaki birlik ruhunu asla bozmadıkları, hayatı idame yeteneklerinin çok güçlü olduğuna dair gurur verici iddialar vardı. Ancak bunları ilk defa Yüzbaşı İhsan Serim’in sorgu kayıtlarında, elle tutulur gözle görülür şekilde, isim isim ve tarihleriyle birlikte görebiliyoruz. Amerikan Ordusunun Türk esir askerlerimiz üzerine yürüttüğü çalışmanın sonuç kısmı ile 1955 yılında yayınlanan ve hala kullanılan Amerikan muharip askerinin el kitabı bire bir örtüşmektedir. Bu da bize şunu gösteriyor: Amerikan ordusu Kore’de esir alınan askerlerimiz üzerine yürüttüğü bilimsel çalışmaları kendi askeri eğitimlerini yeniden yazmak için kullandı. Hayatı idame, kaçma kurtulma, sorguya mukavemet eğitimleri de Kore’de esir alınan askerlerimizden örnek alınarak, esinlenerek hazırlandı. Amerikan ordusunun yürüttüğü çalışmanın sonuçları arasında benim için çok çarpıcı olan şu oldu: Türkler hayatı idame ve mukavemet güçlerini nereden alıyorlar? Ve bu sorunun cevabı şuydu: Tarihlerinden, kültürlerinden alıyorlar” dedi.
Esir askerlerimizin dosyalarına ulaştığım için mutlu ve gururluyum
Dr. Onur, Kore Savaşı’nda esir alınan Yüzbaşı Ihsan Serim’in Isparta’lı olduğunu belirterek, dosyalar gönderildiğinde heyecanını askerlerin aileleriyle paylaştığını vurguladı: “Ben de Burdurlu olduğum için aslında bir anlamda hemşehrim sayılır. Kendisinin evladı da yok. Belki olsaydı babasının sorgu kayıtlarının peşine düşerdi; ancak olmadığı için ben de dosyalarla karşılaştığım için kendime görev edindim ve yedi yıl boyunca dosya alabilmek için bekledim. Dosyayı aldıktan sonra iki yeğenine ulaştırdım ve onlar da ‘kendi evladı olsaydınız ancak bu kadar uğraşırdınız’ diye çok teşekkür ettiler. Ben de kendilerine çok teşekkür ediyorum. Dosyalarla ilk karşılaştığım için, Allah nasip ettiği için çok mutluyum ve çok gururluyum” dedi.
Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Kültür Sanat
“
GENEL
1 saat önceGENEL
1 saat önceGENEL
2 saat önceGÜNDEM
3 saat önceGÜNDEM
3 saat önceGÜNDEM
3 saat önceGÜNDEM
3 saat önce