DOLAR 34,3376 -0.07%
EURO 36,4277 0.27%
ALTIN 2.843,290,01
BITCOIN 3049852-3.38611%
İstanbul
13°

PARÇALI BULUTLU

06:15

SABAHA KALAN SÜRE

Kaybolmaya Yüz Tutan Geleneksel Meslekler ve Usta-Çırak İlişkisi
8 okunma

Kaybolmaya Yüz Tutan Geleneksel Meslekler ve Usta-Çırak İlişkisi

ABONE OL
Kasım 13, 2024 11:47
Kaybolmaya Yüz Tutan Geleneksel Meslekler ve Usta-Çırak İlişkisi
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Geçmişte hayatın ayrılmaz bir parçası olan usta-çırak ilişkisi, hızla gelişen sanayi ve teknolojiyle birlikte unutulmaya yüz tutmuş durumda.

Osmanlı saraylarını süsleyen murassa, mıhlama ve sadekarlık gibi geleneksel Türk sanatları da günümüzde sadece birkaç usta tarafından yaşatılıyor. Sanayinin ve teknolojinin hızla gelişmesi, yeni mesleklerin doğmasına neden olurken, birçoğu da yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor.

Bu sanatları ayakta tutmak için çaba gösteren ustalar, çağın gereklerine uygun bir meslek arayan gençlerin ilgisizliğiyle karşılaşıyor ve çırak bulmakta zorlanıyorlar.

AA muhabiri, sektör temsilcileri ve ustalarla görüşerek kaybolmaya yüz tutmuş meslekler hakkındaki görüşlerini topladı.

31 farklı sektörde, 123 geleneksel meslek yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.

İstanbul Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (İSTESOB) Başkanı Faik Yılmaz, 31 farklı sektörde 123 geleneksel mesleğin kaybolma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu belirterek, “Bazı meslekler gelişen teknoloji ve tüketici alışkanlıklarının değişmesiyle yok olmaya doğru giderken, bazıları da çırak yetiştiremedikleri için aynı kaderi paylaşıyor.” dedi.

Osmanlı saraylarını süsleyen geleneksel Türk sanatlarından “murassa”nın Türkiye’deki son temsilcilerinden biri olan Hraç Arslanyan, amcası ve ustası Hagop Arslanyan’ın yanında 10 yaşında kuyumculuk sanatıyla tanıştığını ve 50 yıldır bu işi yaptığını söyledi.

Topkapı Sarayı’ndaki eserlerden ilham aldığını belirten Arslanyan, murassanın çok kıymetli bir sanat olduğunu ifade etti.

Murassanın kuyumculuktaki bütün sanat dalları ve tekniklerini kapsadığını belirten Arslanyan, “Osmanlı döneminde murassaya her zaman büyük önem verilmiştir. Özellikle Mekke-Medine hac yolculuğu sırasında çok özel murassalar hazırlanmıştır. Arabistan’a ve oradaki üst düzey kişilere hediyeler olarak birçok murassa yapılmıştır. Murassa sanatı her dönemde önemli bir yere sahip olmuştur. Bu sanatın en güzel örnekleri Topkapı Sarayı ve Dolmabahçe Sarayı’nda görülebilir.” dedi.

Teknolojinin mesleği üzerinde olumsuz etkilerinin olduğunu belirten Arslanyan, “Teknoloji düşmanı değilim, ancak sanatımı korumaya, eski teknikleri yaşatmaya ve onları sürdürmeye çalışan bir ustayım. Teknolojinin ürünleri sanayi haline sokması ve ürünleri sıradanlaştırması endişesini taşıyorum.” şeklinde konuştu.

Bu sanata karşı artık çok az gencin merak duyduğunu belirten Arslanyan, sözlerine şöyle devam etti:

“Usta olmak için sabır çok önemli. Günümüzde gençler unutulmaya yüz tutmuş mesleklere pek ilgi göstermiyor. Sanatkarlara çok ihtiyacımız var ama gençlerin hepsi nedense ekonomi ve onun dallarını tercih ediyor, bu da o alanda aşırı bir yoğunluğa neden oluyor. Gençler biraz daha akıllıca kendilerini yönlendirmeli ve eksik olan, kaybolmakta olan meslekleri keşfedip araştırmalı ve buna göre eğitim almalılar ki sanatlarımız yaşasın.”

“Bizler artık son nesiliz”

Kapalıçarşı’daki tarihi Varakçı Han’da çırak olarak başladığı zanaatını 58 yıldır aynı dükkanda sürdüren 70 yaşındaki Partam Derderyan, “Aynı heyecanla mesleğimi sürdürmeye devam ediyorum. Bizler artık son nesiliz.” dedi.

Artık genç ve yetişkin iyi sanatkarlar da olduğunu belirten Derderyan, “Ben yaşlandım ama benden daha genç olan arkadaşlarımız çırak yetiştiriyor. Ancak sayıları az. Bizim zamanımızda 20 çırak yetiştirilirken, şimdi 2-3 çırak çıkıyor. Mesleğimle ilgili bütün gençlere tavsiyem şudur, hangi işi yaparlarsa yapsınlar mesleklerini sevsinler. Eğer seviyorlarsa muhakkak başarı kendiliğinden geliyor.”

“Şimdi çırak bulmakta zorlanıyoruz”

Sadekar Aret Pakyüz ise 1987 yılında çırak olarak başladığı mesleğe 3’üncü kuşak olarak devam ettiğini anlatarak, “Dedem 1916’da Kapalıçarşı’da dükkan açtı. Babam 1953’te çarşıya geldi. Abim ve ben de bu mesleğe adım attık. Oğlumun beni taklit etme özelliği var. Yazları da kendisi yardıma geldiği için o enerjiyi ondan alıyorum. O gelecek diye düşünüyorum. İnşallah biz de 4’üncü kuşak olarak çocuklarımızı getireceğiz.” diye konuştu.

Genel olarak gençlerin bu sanatlara çok ilgi duymadığının altını çizen Pakyüz, şunları kaydetti:

“Çırak bulmakta zorlanıyoruz. Gençlerin sabırları yok. Bir şeye çabuk ulaşmak istiyorlar. Çabuk zengin olma arzusu var. Bugün altın çok kıymetli ve çok pahalı. Bence bu ağır bedelin altından kalkamadıkları için çırak olarak da buraya girmiyorlar. Çok pahalı olduğu için de çırakların bu işe rağbet etmediklerini düşünüyorum.”

Kaynak: AA / Lale Bildirici Büyükkarakaya – Güncel Kültür Sanat Teknoloji istanbul Ekonomi Güncel Kültür Sanat Yaşam”

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

casino siteleri bahis siteleri