Hakan Fidan, Yunanistan’da yayımlanan Ta Nea gazetesine verdiği röportajda Türkiye-Yunanistan ilişkilerini değerlendirdi. Fidan, Türkiye ve Yunanistan arasındaki ilişkilerde olumlu bir ivme yakalandığını, bunun başlıca nedeninin ise iki ülke liderlerinin kararlılığı ve halktan aldıkları güç olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tarihsel sorunları bir yana bırakıp uluslararası sistemde birlik ve dayanışma vurgusuyla Ege’yi barış denizine dönüştürme hedefini ortaya koyduğunu belirtti. Fidan, Türkiye ve Yunanistan’ın karşılıklı güven temelinde işbirliğini artırdığını ve ticari ilişkileri geliştirerek iki halk arasındaki dostluğu daha da sağlamlaştırdıklarını ifade etti.
Fidan, Türkiye ve Yunanistan’ın, paylaştıkları coğrafyanın geleceğini karşılıklı iyi niyete dayalı ortak bir vizyonla şekillendirmeyi hedeflediğini vurguladı. Bu sayede her iki ülkenin de halklarının huzur içinde, güvenli ve müreffeh bir ortamda yaşayabilmelerini sağlamayı amaçladıklarını söyledi.
Fidan, Türkiye ve Yunanistan’da bu yakınlaşmayı eleştiren kesimlere, milli menfaatlerin ancak dostluk ve işbirliğiyle güvence altına alınabileceğini, bunun için de gerçekçi davranılması ve sorunlara doğru teşhisler konulması gerektiğini ifade etti.
Fidan, diyalog kanallarının, özellikle en üst düzeyde açık ve işler olmasının önemine dikkat çekerek, Aralık 2023’te imzalanan Dostane İlişkiler ve İyi Komşuluk Hakkında Atina Bildirgesi’nde de etkin iletişim kanallarının gerilimin azaltılmasındaki rolünden bahsedildiğini hatırlattı.
Yunanistan Dışişleri Bakanı Yerapetritis ile 24 saat erişilebilir bir iletişim halinde olduklarını ve olası gerilimleri azaltmak, ilişkileri ileriye taşımak için samimi diyalogdan yararlandıklarını söyledi. Sorunları suhuletle ve açık sözlülükle ele aldıklarını, görüşmelerle diyaloğun temellerini attıklarını ve yapıcı yaklaşımlarının ikili ilişkilere olumlu etki ettiğini ifade etti.
Fidan, iki ülke Dışişleri Bakanlıklarının koordinesinde farklı kurumların etkileşiminin hızlandırıldığını belirterek, iletişim kanallarının açık tutulmasının her iki taraf için de fayda sağladığını, ancak krizden beslenen çevrelerin bu durumdan rahatsız olduğunu söyledi.
Fidan, Ege’de deniz parkları konusunda Türkiye’nin Yunanistan ile işbirliğine açık olduğunu vurguladı. Uluslararası deniz hukukunun da yarı kapalı denizlerde çevre konularında kıyıdaşlar arasında işbirliğini teşvik ettiğini, çevre gibi evrensel değerlerin siyasi amaçlarla istismar edilmesine karşı olduklarını ve Ege’nin korunmasının Türkiye’yi de etkilediğini belirtti.
Fidan, ikili ilişkilerde iyimser olmak için çok fazla sebep olduğunu, gelecek nesillerin güvenliği ve refahı için diyalog ve işbirliğinden başka yol olmadığını belirtti. Sorunlara çözüm için Birleşmiş Milletler (BM) Şartı’nı takip etmenin yeterli olacağını, anlamlı diyalog sonucu kapsamlı çözümlere ulaşamazlarsa uluslararası yargıya gidebileceklerini ancak bunun için çekinceleri ve engelleri kaldırmanın ve vehimlerden kurtulmanın gerektiğini vurguladı.
Fidan, egemen eşitlik, karşılıklı saygı ve yapıcı diyaloğun Türkiye için de çok önemli olduğuna dikkat çekerek, Akdeniz coğrafyasının beşeri etkileşime sahne olduğunu ve bu etkileşimin karşı tarafın önceliklerini de anlama yeteneği sayesinde geliştiğini ifade etti.
İkili ilişkilerde “karşı tarafın da hakları ve öncelikleri var” düşüncesiyle konuşmaya başlamanın ve daha iyi dinleyiciler olunmasının daha başarılı sonuçlar getireceğini belirtti. Pek çok sorunlarının karşılıklı saygı ve işbirliği temelinde ele alınması gerektiğini vurguladı.
Fidan, göç yönetiminin son 15 yıldır dış politikada önemli bir gündem maddesi olduğunu belirtti. Türkiye’nin göç yönetimi ve düzensiz göçle mücadelede azami gayret ortaya koyduğunu vurgulayarak, muhataplarının da uluslararası hukuktan kaynaklanan sorumluluklarını göz önünde bulundurarak mücadelelerini sürdürmelerini beklediklerini ifade etti.
Fidan, düzensiz göçle mücadelenin sınır güvenliğinin ötesinde kaynak ülkelerde çözüm projelerinden uyum politikalarına kadar çok boyutlu çalışmalar gerektiren bir saha olduğunu, Türkiye ve Yunanistan’ın da ana düzensiz göç rotalarından biri üzerinde bulunduğunu söyledi.
Yunanistan’la göç alanında diyalog kanallarının işler durumda tutulmasının Türkiye açısından da önemli olduğunu belirten Fidan, bu alanda işbirliğinin ülkelerin yararına olduğunu ve Bulgaristan’la birlikte gerçekleştirilen üçlü toplantıların devamlılığını düzensiz göçle mücadele için elzem gördüklerini ifade etti.
Fidan, Kıbrıs meselesinde herhangi bir müzakere sürecinin olmadığını, zira neyin müzakere edileceği konusunda derin görüş ayrılıkları bulunduğunu belirtti. Taraflar arasında ortak zemin olmadığının BM tarafından da kayda geçirildiğini, gelecek dönemde düzenlenecek geniş formatlı gayriresmi toplantının sadece ileriye dönük neler yapılabileceğine dair görüş alışverişine olanak sağlayacağını aktardı.
Kıbrıs Adası’nın “yeniden birleşmesi” sayfasının kapandığının anlaşılmış olması gerektiğini, ancak çözüm yönünde ilerlenebileceğini vurguladı. Çözüm için farklı yollar olabileceğine işaret eden Fidan, Türk tarafının da Adada iki ayrı halk ve iki ayrı devlet olduğunu, bunların komşu olarak, işbirliği içinde yan yana yaşayabileceklerini ve bunun nasıl başaracaklarına iki halkın birlikte karar vereceğini söyledi. Adada hem Rumların hem Türklerin zenginliğini, güvenliğini, özgürlüğünü, barışını, egemenliğini mümkün kılacak bir yeni ruha ihtiyaç olduğunu belirtti.
GENEL
5 saat önceGENEL
5 saat önceGENEL
5 saat önceGENEL
5 saat önceGENEL
5 saat önceGENEL
5 saat önceGÜNDEM
6 saat önce