Erzurum Atatürk Üniversitesi Deprem Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Çağlar Özer, depremlerin yıkıcı etkilerinin farkında olunması gerektiğini, ancak aynı zamanda olumlu yanlarından da faydalanılabileceğini belirtti. Özer, “Depremler sayesinde jeotermal kaynaklarımız, verimli ovalarımız ve turistlik alanlarımız var. Jeotermal alanlardan elektrik üretim tesisleri kurulabiliyor. Dolayısıyla depremlerin zararlı etkilerinden korunup faydalarından yararlanmak mümkün” dedi.
Erzurum Kalkınma Vakfı (ERVAK) ve Erzurum Teknik Üniversitesi (ETÜ) tarafından “Deprem Gerçeği ve Erzurum” konulu bir panel düzenlendi. ETÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen panelde konuşan ETÜ Rektörü Prof. Dr. Bülent Çakmak, ülke topraklarının büyük bir bölümünün deprem riski taşıdığını vurguladı. Prof. Dr. Çakmak, 1900’den 2024’e kadar Türkiye’de 300’den fazla depremin meydana geldiğini ve bu depremlerin önemli can ve mal kayıplarına yol açtığını belirtti.
“1919, 1939 Erzincan, 1999 Gölcük, 2023 Kahramanmaraş depremleri büyük yıkıma neden olan depremler arasında yer alıyor. Türkiye’nin aktif fay hatları olan Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu fay hatlarına yakın bir konumda yer alan Erzurum’da da önemli bir deprem riski bulunmaktadır. Tarih boyunca çeşitli büyüklüklerdeki depremler bu gerçeği doğruluyor. Türkiye’nin deprem gerçeği kaçınılmazdır. Ancak hazırlıklı olmak, önlem almak ve olası depremlerin olumsuz etkilerini azaltmak için çalışmalar yapmak zorunludur. Deprem bilinçli bir toplum oluşturmak, yapı güvenliğini sağlamak, denetimleri sıklaştırmak ve afet yönetimini geliştirmek Türkiye için olmazsa olmazdır” diye konuştu.
‘DERS ALMIYORUZ’
Panelin moderatörlüğünü yapan ETÜ Mimarlık ve Mühendislik Fakültesi Bölüm Başkanı Prof. Dr. İlker Kazaz, depremlerde çok sayıda can kaybı, binanın yıkılması ve büyük ekonomik kayıplar yaşandığını belirtti. “Son yüzyılda Türkiye’de 7 ve üzerinde büyüklüğünde 16 büyük deprem olmuş. Bunu asla unutmamalıyız. Bir yüzyıl öncesine baktığımızda da benzer depremler yaşandığını görüyoruz. Bu, gelecekte de 7 ve üzerinde birçok depremin meydana geleceği anlamına geliyor. Deprem gerçeği değişmiyor. Ancak maalesef depremler sırasında gözlemlenen temel sorunlar tekrarlanıyor. Depremlerden ders almadığımızı görüyoruz” dedi.
‘DOĞAL BİR OLAY’
Atatürk Üniversitesi Deprem Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Çağlar Özer, panelde merkezlerinin çalışmaları hakkında bilgi verdi. Bölgede kurdukları istasyonlarla sismik hareketliliği takip ettiklerini belirten Özer, “Ülkemiz Alp Himalaya deprem kuşağında yer alıyor, bu nedenle depremler bizim için doğal bir olay. Ülkemizde sürekli olarak meydana gelecek. Çünkü ülkemizin bulunduğu yer kabuğu diğer bölgelere göre daha genç. Genç olduğu için yer kabuğunun oturması jeolojik olarak uzun bir zaman gerektiriyor” diye konuştu.
Deprem zararlarına ilişkin konuşan Doç. Dr. Özer, şunları söyledi:
“Deprem zararlarını en aza indirmek için birçok faktör önemli. Özellikle yerleşeceğimiz zeminin detaylı bir şekilde araştırılması, doğru şekilde belirlenmesi, alüminyum ve çökel kalınlığının fazla olduğu alanlara yerleşmemek ve zemine uygun yapılar inşa etmek gerekiyor. 21’inci yüzyılda depremden yıkılmayacak yapılar inşa etmek mümkün. Sadece biraz daha özenli olmak ve teknolojiyi kullanmak gerekiyor. Depremler sayesinde jeotermal kaynaklarımız, verimli ovalarımız, turistlik alanlarımız var, jeotermal alanlardan faydalanarak elektrik üretim tesisleri var. Dolayısıyla depremlerin zararlı etkilerinden korunup faydalarından yararlanmak mümkün.”
ETÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Küçükuğurlu, 1800’lü yıllardan Cumhuriyet dönemine kadar Erzurum’da meydana gelen depremler hakkında bilgiler paylaştı.
Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel Atatürk Üniversitesi Türkiye Erzurum Deprem Eğitim Sağlık Güncel Doğa”
GENEL
50 dakika önceGENEL
51 dakika önceGÜNDEM
3 saat önceGÜNDEM
3 saat önceGENEL
3 saat önceGENEL
3 saat önceGENEL
3 saat önce