19 yaşındaki Nursena Burus, Manisa’dan Çin’in Tianjin şehrine uzanan yolculuğunda, kendisini bekleyen kültürel zenginliğin farkında değildi. Güveçten Jianbing Guozi’ye, soya soslu eriştelerden kızarmış ördeğe kadar tadına baktığı sokak lezzetleri, Çin deneyimini özetleyen birer sembol haline geldi.
Çin ziyareti, Burus için sadece yeni bir dil öğrenmekten ibaret değildi; uzun süredir hayranlık duyduğu bir kültüre dalma fırsatıydı. Bu fırsatın tohumları, Xiamen Üniversitesi’nde yapay zeka eğitimi alan ablasının etkisiyle atılmıştı.
Ailesinin ve arkadaşlarının Çince öğrenmenin zorluğuna dair endişelerine rağmen, ablasının Çin’deki hayatını, arkadaşlarını, festivallerini ve yemeklerini gösteren fotoğrafları, Burus’un bakış açısını değiştirdi. Eğitimden öte bir macera olarak gördüğü Çin, onu Çince öğrenmeye motive etti.
Şubat 2024’te Çin’e ayak basan Burus, ilk durağı olan Pekin’de Çin Yeni Yılı’nın coşkulu atmosferiyle karşılaştı. Rüzgarda dalgalanan kırmızı fenerler, pencereleri süslüyor kağıtlar ve kapılardaki renkli beyitler, unutulmaz bir ilk izlenim bıraktı.
Pekin’in hareketli sokaklarının aksine, Tianjin Üniversitesi’nin kampüsünde sessiz bir ortam buldu. Çinlilerin Bahar Bayramı için aileleriyle bir araya geldiğini öğrenen Burus, yine de kampüs kafeteryasında geleneksel bayram yemeklerinin tadını çıkardı.
Bu deneyim, ona Türkiye’deki Ramazan Bayramı’nı hatırlattı; aileyle birlikte yemek yeme, dua etme ve bayramı kutlama geleneğinin iki kültürdeki benzerliğine dikkat çekti. Aile bağlarının öneminin her iki kültürde de güçlü bir şekilde hissedilmesi onu mutlu etti.
Mart 2024’te başlayan altı aylık dil eğitimi boyunca Tianjin Üniversitesi’nin akademik ve kültürel zenginliğini deneyimledi. Destekleyici öğretim görevlileri, hata yapmaktan çekinmeden konuşma pratiği yapmasını teşvik etti. Bu destekleyici ortam, çalışma azmini daha da artırdı.
Canlı kampüs hayatı, Çinli sınıf arkadaşlarıyla kurduğu dostluklar ve kültürel etkinliklerle renklendi. Orta seviye Çince yeterlilik sınavını başarıyla geçen Burus, bu süreçte hem dil becerilerini geliştirdi hem de Çin kültürünün güzelliğini keşfetti.
Çin’i artık ikinci evi olarak gören Burus, farklılıkların ötesinde paylaşılan değerleri gördü; aile sevgisi, gelenekler ve misafirperverlik gibi ortak noktalar, kültürler arası bağı güçlendirme isteğini pekiştirdi. Dünyanın göründüğü kadar farklı olmadığını göstermeyi amaçlıyor.
News
