Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Eylül ayında enflasyonun 40’lı rakamları göreceğini ve yılsonu itibarıyla da yüzde 41,5 gibi bir beklentilerinin olduğunu açıkladı.
Yılmaz, Ankara Sanayi Odası (ASO) Geleneksel Büyükelçiler Resepsiyonu’nda yaptığı konuşmada, Ankaralı sanayicilerin Türkiye ekonomisinin bel kemiğini oluşturduğunu ve ülkenin yüksek katma değerli üretim ve ihracat rakamlarında önemli bir paya sahip olduğunu vurguladı. Ayrıca, sosyoekonomik gelişmişlik endeksinde İstanbul’un birinci, Ankara’nın ikinci sırada yer aldığını, ancak sadece sosyal göstergeler açısından bakıldığında Ankara’nın birinci sırada bulunduğunu belirtti. Yılmaz, “İnsan sermayesiyle güçlü bir ilimiz. Yüksek katma değerli ekonominin özünü de insan sermayesi oluşturuyor. Bu anlamda Ankara’ya çok güveniyoruz ve Türkiye Yüzyılı’nın öncü illerinden biri olacağına inanıyoruz” diye sözlerine ekledi.
Yılmaz, genel ve yerel seçimlerin ardından siyasi belirsizliklerin ortadan kalktığını belirterek, “İstikrar ve güven ortamının pekiştiği bir atmosferde yolumuza devam ediyoruz. Ekonominin düşmanı belirsizliktir ve belirsizliği azaltarak ekonominin şartlarını iyileştirebiliriz. Türkiye’de siyasi belirsizlikler ortadan kalkmış ve uzun bir seçimsiz döneme girilmiştir. Bunun kıymetini hepimizin bilmesi lazım. Seçim zamanlarında ister istemez gündem kısa vadeli konulara döner. Seçimlerin olmadığı zamanlarda ise ülkenin orta ve uzun vadeli meseleleri daha fazla gündeme gelebilir. Bu seçimsiz dönemi Türkiye olarak çok iyi değerlendireceğiz ve Türkiye Yüzyılı hedeflerine kararlılıkla yürüyeceğiz. Bunu özellikle vurgulamak istiyorum. Dünya zorlu bir dönemden geçiyor. Pandeminin etkilerini hala atlatamadık. Tedarik zincirlerindeki kırılmalardan, lojistikten enerji fiyatlarındaki dalgalanmalara kadar birçok sıkıntı devam ediyor. Dünya büyümesi ve ticareti tarihsel ortalamaların altında seyrediyor. Bugün dünya yüzde 3 civarında büyüyor. Geçen yıl dünya ticareti sıfıra yakın bir büyüme kaydetti. Bu yıl bir miktar toparlanma var ama yine de tarihsel ortalamaların altında. Dünyada enflasyonla mücadele ve sıkı para politikaları devam ediyor. Bu da dünya likitidesini daraltıcı bir etkide bulunuyor” dedi.
Yılmaz, Türkiye ekonomisinin bölgesel risk tehdidi altında olmasının yanı sıra Kahramanmaraş depremlerinin etkilerinin kamu maliyesi üzerinde ciddi bir yük oluşturduğunu da aktardı. Enflasyonu düşürmenin yanı sıra büyüme oranlarını korumak ve istihdamı sürdürmek istediklerini ifade eden Yılmaz, “Ülkemizde hem planlamada hem de Orta Vadeli Program’da yapısal dönüşümün altını çiziyoruz. Para politikaları ve maliye politikaları elbette önemlidir, ancak bunları güçlü bir yapısal reform gündemiyle tamamlayarak hedeflerimize ulaşacağımızın farkındayız. Bunun en özet ifadesi dijital ve yeşil dönüşüm. Tüm dünyada olduğu gibi bizde de bu eğilimler çok önemli. Artık bütün sektörler ve alanlar derinden etkilenen bir süreçten bahsediyoruz. Türkiye olarak bu sürece ne kadar hızlı ve etkili uyum sağlayabilirsek, ekonomimizi ve sosyal refahımızı o ölçüde yükseltmiş olacağımızın farkındayız. İkiz dönüşüme, dijital ve yeşil dönüşüme odaklanmış durumdayız. Bu çerçevede, bir yandan bu dönüşümü gerçekleştirirken, diğer yandan temel hedefimiz olan enflasyonu düşürmek istiyoruz. Enflasyonu düşürelim ki daha istikrarlı bir ortam oluşsun. Bazen büyüme enflasyon tartışmaları yapılıyor. Kısa vadede elbette bazı zorluklar içeriyor bu mücadele. Ama şunun bilincinde olmamız lazım. Orta ve uzun vadede büyüme ve enflasyon arasında bir çelişki yoktur. Tam aksine bunlar birbirini destekleyen süreçlerdir. Enflasyonun düştüğü bir ortamda öngörülebilirlik artar, istikrar yükselir, yatırım ortamı iyileşir ve büyümeniz istikrarlı bir şekilde devam eder. Dolayısıyla bunları birbirinin zıttı gibi görmemek gerekir” diye konuştu.
“Yıl sonu enflasyon tahminiz yüzde 41.5”
Yılmaz, enflasyon politikasıyla ilgili üç aşamalı bir plan yaptıklarını belirterek, “Geçen yılın Orta Vadeli Programı’nı ilan ederken şunu söyledik: Önümüzde 3 dönem olacak. Birincisi geçiş dönemi, ikincisi dezenflasyon dönemi, üçüncüsü de kalıcı fiyat istikrarı dönemi. Başından itibaren bunun orta vadeli bir mücadele olduğunu bütün toplumumuzla paylaştık. Geçiş dönemini geçtiğimiz Haziran ayı itibarıyla tamamlamış durumdayız. Geçiş döneminde risklerimizi azalttık ve temellerimizi sağlamlaştırdık. Dolayısıyla şu anda dezenflasyon sürecine girmiş durumdayız. Sağlam bir zeminde enflasyonumuzu düşürme sürecini başlatmış durumdayız. Enflasyonumuz geçiş sürecinde yüzde 75’lere kadar yükselmişti. Dezenflasyonla birlikte hızlı bir geriye gidiş var. Son birkaç ayda 23,5 puan civarında bir düşüş söz konusu ve son geldiğimiz Ağustos ayı enflasyonumuz 52’lere kadar gerilemiş durumda. Eylül ayı enflasyonuyla birlikte 40’lı rakamları göreceğimizi tahmin ediyoruz. Yılsonu itibarıyla da yüzde 41,5 gibi bir beklentimiz var” dedi.
Yılmaz ayrıca net rezervlerde toparlanma olduğunu ve kredi risk primlerinde iyileşmenin devam edeceğine dikkat çekti. – ANKARA
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Ekonomi Ankara Eylül
News
