Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Şükrü Ersoy, Türkiye’deki deprem tehlikesinin 1992’den bu yana üç ila dört kat arttığını açıkladı. 1992’de 150 olarak bilinen 5,5 büyüklüğünden büyük deprem üretebilen fay sayısının, günümüzde 500’ü aştığını belirtti.
İMSİAD tarafından düzenlenen “Her Yönüyle Kentsel Dönüşüm Zirvesi”nde konuşan Ersoy, depremin anlık bir olay değil, bir süreç olduğunu vurguladı. Deprem öncesinde sağlam yapılar inşa etmenin, depremi önceden tahmin etmeye çalışmaktan daha önemli olduğunu ifade etti.
Ülkemizin Alp-Himalaya genç dağ kuşağı üzerinde yer aldığını ve bu nedenle depremlerin kaçınılmaz olduğunu dile getiren Ersoy, “Kaçacak, göçecek bir yerimiz yok. Bu kuşak üzerindeki tüm ülkeler deprem riskiyle karşı karşıya. Önlemler alınmadığı sürece, en tehlikeli bölgedeyiz.” dedi. Bu kuşağın en büyük deprem üretme kapasitesinin 8 şiddetinde olduğunu ve 9 büyüklüğünde bir depremin mümkün olmadığını ekledi.
Türkiye’nin kuzeyden ve güneyden sıkıştırılan bir konumda olduğunu hatırlatan Ersoy, depremlerin varoluşumuz süresince devam edeceğini, bu gerçeği kabul edip ona göre yaşamamız gerektiğini söyledi. Son yıllarda yapılan araştırmalarla yeni fay hatlarının keşfedildiğini ve deprem sayısının önemli ölçüde arttığını belirtti. 2023 depremlerinden sonra deprem sayısının 100 bine ulaştığını, bunun normalde 4 yılda olması gereken sayı olduğunu vurguladı. Bilinen fay hatlarının sayısına en az %30-40 daha eklenmesi gerektiğini savundu.
Ersoy, yüksek binaların yakın değil, uzak depremlerden daha fazla etkilenebileceğini, zeminin önemini vurgulayarak 6 Şubat depremlerinin yıkıcı sonuçlarının temelde zemin koşullarından kaynaklandığını ifade etti. Yönetmeliğe uygun yapılan binalarda bile ciddi hasarlar olduğunu hatırlattı.
Türkiye’nin tamamının depremden etkilendiğini, depremden etkilenmeyecek hiçbir yer olmadığını belirtti. Fay hattı geçmesi şartıyla değil, çok uzaktaki bir depremin bile yeni binaları yıkabileceğini söyledi. Deprem dalgalarının denizden geçmediğini ve açık denizlerin en güvenli yer olduğunu da ekledi.
Türkiye’nin 20-30 katlı yüksek binalarının henüz ciddi bir deprem sınavından geçmediğini belirten Ersoy, bu binaların yüksek mühendislik gerektiğini, ancak uzak depremlerden etkilenebileceğini ve zeminin uygunluğunun kritik öneme sahip olduğunu belirtti. Türkiye’nin tsunami riski taşıyan kıyıları olduğunu ve inşaat planlarında buna dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı.
Afet öncesi hazırlıkların sonrasındakilerden daha önemli olduğunu söyleyen Ersoy, konuşmasının ardından İMSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Şeref Demir tarafından plaketle ödüllendirildi.
Zirve, Bursa Uludağ Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Adem Doğangün başkanlığındaki “Sektörler Açısından Bursa’da Kentsel Dönüşüm” oturumu ile devam etti. Zirvenin sonunda Bursa’nın kentsel dönüşüm yol haritası çıkarıldı.
Kaynak: AA / Büşra Nur Yılmaz
GENEL
47 dakika önceGENEL
49 dakika önceGENEL
7 saat önceGENEL
8 saat önceGENEL
8 saat önceGENEL
8 saat önceGENEL
8 saat önceGüvenliğiniz bizler için önemli. Bu yüzden gizlilik politikası sayfamızı inceleyiniz.