Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Türkiye’de büyük yankı uyandıran “Yenidoğan Çetesi” soruşturmasına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Bakan Tunç, soruşturmanın 21 Mayıs 2023 tarihinde başlatıldığını belirtti ve “Bugüne kadar gözaltına alınan 47 şüpheliden 22’si tutuklandı” dedi.
Bakan Tunç, İstanbul’da bazı özel hastanelerin yeni doğan bakım ünitelerinin kiralanarak, insani ve uygun olmayan koşullar nedeniyle bebek ölümlerinin yaşandığına yönelik CİMER’e yapılan başvurular ve İstanbul İl Sağlık Müdürlüğünün ihbarı üzerine soruşturmanın başlatıldığını ifade etti. 47 şüpheli hakkında 16 Ekim 2024 tarihinde iddianame düzenlendi ve 22’si tutuklu bulunan şüpheliler hakkında yargılama devam ediyor. Öte yandan, Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığında görevli Cumhuriyet Savcısının tehdit edilmesi üzerine başlatılan soruşturmada ise 8 şüpheliden 5’i tutuklanırken, 3’ü hakkında adli kontrol kararı verildi. Bu soruşturma da titizlikle yürütülüyor.
Türkiye’de yeni bir skandal ortaya çıktı. İstanbul’da, doktor ve hemşirelerin de aralarında bulunduğu 47 kişi, 112 Acil Çağrı Merkezi çalışanlarıyla iş birliği yaparak, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine yönlendirip, ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları ortaya çıktı. Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar ve Terör Suçları Soruşturma Bürosu tarafından yürütülen soruşturma sonucunda hazırlanan fezlekenin gönderildiği Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 494 sayfalık iddianamedeki detaylar ise şok edici.
İddianamede, şüphelilerin hastaların durumunu olduğundan daha ağır göstererek, gereğinden uzun süre yatışlarını sağlayarak SGK’dan yüksek ücret tahsil ettikleri, bazı hasta yakınlarından ise fazladan para alarak maddi kazanç elde ettikleri ve elde edilen kazancın büyük bir bölümünün örgüt üyesi sağlık çalışanlarıyla paylaşıldığı belirtiliyor.
İddianamede, maktul bebeklerin her türlü enfeksiyona açık olan yenidoğan yoğun bakım ünitelerine yatırıldıkları, bu nedenle bazı bebeklerin enfeksiyon kapmasına, bazılarının da ölümüne neden olunduğu belirtiliyor. Ayrıca, şüphelilerin usulsüz şekilde düşümünü yaptıkları ilaçları hastaneden çıkarıp satarak maddi kazanç elde ettikleri vurgulanıyor. Özel Hastaneler Yönetmeliğine aykırı şekilde işletme devri yapılarak danışmanlık hizmeti adı altında şüpheli Fırat Sarı’nın elebaşısı olduğu “yenidoğan suç örgütünün” birçok hastaneye az sayıda doktorla hizmet vermeye çalıştığı ifade ediliyor. İddianamede, sağlık hizmetinin doğrudan hemşire ve hemşire yardımcılarıyla verildiği, bu nedenle bebek ölüm sayılarının arttığı belirtiliyor.
İddianamede, tıbbi yöntemlerden uzak tek düze, bebeklerin mevcut sağlık durumlarıyla uyumlu olmayan uygulamalar yapıldığı, hemşirelerin kendilerini doktor olarak tanıttığı ve doktor olarak müdahalede bulundukları belirtiliyor. Ayrıca, bazı şüphelilerin yenidoğan yoğun bakımlarını kapasitenin üzerinde doldurduğu, hemşirelerin usule aykırı epikriz raporları yazdığı vurgulanıyor. Şüphelilerin incelenen dijital materyallerinde “kötü hasta değerleri, iyi hasta değerleri” gibi şablonlar bulunduğu belirtiliyor ve şüphelilerin çoğu zaman hastaların kan değerleri ve enfeksiyon olup olmadığı gibi hususlarda gerçekte bir tetkik veya tahlil yapmaksızın kendi gözlemlerine göre bebeği iyi veya kötü olarak kategorize ettikleri, raporların şablon olarak tek elden hastane dışındaki merkezden yazıldığı kaydediliyor.
Reyap Hastanesindeki bebek hastaların takibini yürüten şüpheli hemşire Mehtap Sayar’ın şüpheli Hasan Basri Gök’le yaptığı telefon konuşmasında bebek hastanın tedavisinin uygun olmayan koşullarda gerçekleştirildiği anlatılan iddianamede, konuşma içeriğinde şüpheli Gök’ün “Mehtap çocuğu öldür elli satürasyonlu çocuk mu olur.” dediği, Sayar’ın ise “Öldüreceğim de öldürsem de bir dert biliyorsun yani” dediği aktarıldı. İddianamede, tedavi yöntemlerinin usulüne uygun değil örgüt faaliyetine hizmet edecek şekilde yapıldığı değerlendirildi.
İddianamede, şüpheliler Fırat Sarı ve İlker Gönen’in 10 kez “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi”, “nitelikli dolandırıcılık”, “suç işlemek amacıyla örgüt kurma” ve 11 kez uygulanmak üzere “resmi belgede sahtecilik” suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9’ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.
Şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi”, “kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi”, “kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık”, “suç işlemek amacıyla örgüt kurma” ve “resmi belgede sahtecilik” suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi.
Aralarında doktor, hemşire ve sağlık görevlilerin de bulunduğu 18 şüpheli hakkında da bebeklerin ölümüne ilişkin “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi” suçundan 10 ila 437 yıl 6 ay arasında hapis cezası talep edildi.
Diğer şüpheliler hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülen iddianamede, ayrıca, malen sorumlu olarak belirtilen hastaneler ve hastanelerin bağlı olduğu şirketler lehine “dolandırıcılık” suçu işlenerek maddi menfaat temin edildiğinden, tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, hastanelerin ve şirketlerin kapatılıp mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi talep edildi.
Haberler.com / Rabia Dalkılıç – Sağlık
”
GÜNDEM
3 saat önceGENEL
3 saat önceGENEL
3 saat önceGENEL
3 saat önceGENEL
3 saat önceGENEL
3 saat önceGENEL
4 saat önce