Kafkas Üniversitesi Dede Korkut Eğitim Fakültesi Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Bölümü Fizik Eğitimi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Uğur Akbaba, açık alanda yıldırımdan korunmak için yerle temasımızı azaltmamız gerektiğini belirterek, “Çömelme hareketi yaparken parmak uçlarında durmalıyız.” dedi. Kars’ta bu yıl yoğun yağışlarla birlikte yıldırım düşme olayları yaşandı. Mayıs ayında 14 yaşında bir çocuk yıldırım isabet etmesi sonucu hayatını kaybederken, Haziran ayında ise 10 büyükbaş hayvan telef oldu. Akbaba, bu olayları küresel ısınmanın bir yansıması olarak değerlendirerek, “Kentte yağmurun çok yağmasıyla birlikte şimşek ve yıldırım olaylarında yoğun artış söz konusu.” diye belirtti.
Yere değen yıldırımın canlı ve cansız organizmalara zarar verebilecek yüksek enerjiye sahip olduğunu anlatan Akbaba, bulut ile yer arasındaki gerilimin 10 ile 100 milyon volt arasına kadar çıkabildiğini vurguladı. “Bu büyük gerilim, hava direncini kırdığı anda enerji en kısa yoldan toprağa boşalmak istiyor. Yarattığı akım 30 bin amper civarında, sıcaklık ise 30 bin derece. Güneşin dış yüzey sıcaklığı 5-6 bin santigrat derece iken, yıldırımla gelen ısı 30 bin santigrat derece ve oldukça yoğun bir enerji akışı söz konusu.” ifadelerini kullandı.
Akbaba, yıldırım olaylarının özellikle mayıs ve eylül ayları arasında sıcak ve soğuk hava cephelerinin karşılaştığı dönemlerde meydana geldiğini söyledi. Ülkemizin bu olaylar açısından şanslı bir bölgede olduğunu belirten Akbaba, “Doğu Anadolu, İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yıldırım çarpmaları istatistiksel olarak düşük oranda gerçekleşmektedir. Yıldırım ve şimşek olaylarının en yoğun olduğu bölgeler ise Muğla kıyıları, Antalya kıyıları, İskenderun Körfezi’dir. Dünyada ise en yoğun yıldırım ve şimşek çarpması olayının gerçekleştiği yer Venezuela bölgesidir. Bu yıl bölgemiz ve ilimiz açısından özel bir durum var ve bu hava olayları yoğunlaştı.” diye ekledi.
Bir kişiye bir yıl içinde yıldırım isabet etme olasılığının 600 binde 1 olduğunu vurgulayan Akbaba, “Dünyada bir yılda 2 bin 400 ila 6 bin kişi yıldırım yüzünden hayatını kaybediyor. Ülkemizde de bu, istatistiksel olarak yılda 90-100 kişi arasındadır. Bu nedenle yıldırım, korunması, önlem alınması gereken bir doğa olayıdır.” dedi. İnsanların doğayla ilişkisinde yarar ve zararın birlikte var olduğunu dile getiren Akbaba, “Yıldırım olayını zararlı bir ilişki olarak algılayabiliriz. Bu olayı da deprem gibi önleme imkanımız yok fakat korunma imkanımız var. Açık alanlar, kıyı kesimleri, ırmak yakınları, dağlık alanlar, metal çit yakınları, tren rayları, elektrik hatlarının altı yıldırım açısından riskli bölgelerdir. Bu bölgelerden uzak durmak gerekir. Meslek grubu olarak da çobanlar, çiftçiler, doğa yürüyüşü, bisiklet yürüyüşü yapanlar, kampçılar, olta ve tekne balıkçılığı yapan kişilere yıldırım çarpma riski daha yüksektir.” dedi.
Akbaba, yıldırım isabet etmesine karşı alınabilecek önlemleri de şu şekilde sıraladı: “Yoğun yağmurlu havalarda yıldırım düşme olasılığı artmaktadır ama kapalı havalarda da bu olay olabilir. Korunmak için ilk önce hava durumuna göre bir konumlama ve zamanlama yapmak zorundayız. İkincisi, paratoner kullanımı yıldırımın enerjisini çevreye en az hasar verecek şekilde toprağa aktaran bir sistemdir. Binalarımızda paratoner kullanmalıyız. Kapalı alanlarda yapmamız gereken ilk şey, kapı ve pencereleri kapatmamızdır. Su tesisatları ve metal borulardan uzak durmalıyız. Bunun yanında bulaşık yıkamamalıyız, suyla teması azaltmalıyız. Banyo, ütü yapmamamız lazım, kapalı alanda olsak bile telefonla konuşmamamız lazım. Açık alanlar korunması daha zor alanlardır. İlk yapacağımız şey, kapalı bir alana geçme şansının olup olmadığına bakmaktır. Kapalı binaya ya da araca girebiliriz. Ama araca girdiğimiz zaman metal aksana dokunmamamız gerekiyor. Bu iki imkan da yoksa çömelme hareketi yapmamız gerekiyor. Çömelme hareketini yaparken parmak uçlarında duracağız. Çünkü yerle teması azaltmamız gerekiyor, başımızı kollarımızın arasına alarak çömeleceğiz. Ormanlık alanda da en kısa ağacın yanında durmalıyız. Açık arazide yapmamız gereken daha alçak yerlerde konumlanmak, çökme ve kapanma pozisyonu almak ve yerle teması kesmektir. Kesinlikle yere uzanmıyoruz çünkü uzandığımızda yıldırım için temas yüzeyimiz artmış oluyor, bu durum da zarar ihtimalini artıran unsurlardan birdir. Sel baskını tehlikesi yoksa mağaralara ve dere yataklarına da girilebilir.”
Kaynak: AA / Güncel
GÜNDEM
6 saat önceGÜNDEM
6 saat önceGÜNDEM
6 saat önceGENEL
6 saat önceGENEL
6 saat önceGENEL
6 saat önceGENEL
6 saat önceGüvenliğiniz bizler için önemli. Bu yüzden gizlilik politikası sayfamızı inceleyiniz.