Euronews’ün duyurduğu habere göre, AB’nin üst düzey yetkilileri ve diplomatları, Josep Borrell’in İsrail ile siyasi ilişkilerin askıya alınmasını önerdiğini dile getirdiler. Bu öneri, büyükelçiler düzeyinde yapılan bir toplantıda ele alındı.
Borrell’in Gazze Şeridi’nde insan hakları ve uluslararası hukuk ihlallerinin gerçekleştiğine dair iddialara dayandırdığı öneri, 18 Kasım’da düzenlenecek AB Dışişleri Bakanları toplantısında daha detaylı olarak tartışılacak.
Ancak, öneriye dair üye ülkeler arasında bir oybirliği sağlanması gerekmekte ve İsrail-Filistin konusunda AB içerisinde mevcut derin bölünmeler göz önüne alındığında anlaşmaya varılması oldukça zor görünüyor.
Toplantıda konuşan büyükelçilerin çoğunluğu, Borrell’in önerisine karşı olduklarını belirtti.
Kaynaklardan biri, “Bu öneri, temelde ilişkilerde sorunlar olduğunu gösteren bir siyasi sinyaldir. Aynı zamanda İsrail’i eylemlerini açıklamak ve haklılığını kanıtlamak için zorlama amacını da taşımaktadır.” dedi.
İspanya ve İrlanda, 14 Şubat’ta AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’e bir mektup göndererek AB-İsrail Ortaklık Anlaşması’nda belirtilen insan hakları ve demokratik ilkelere ilişkin yükümlülüklerin ihlal edilip edilmediğinin “acil olarak değerlendirilmesi” talebinde bulunmuştu. Ancak, bu talep henüz herhangi bir sonuca ulaştırılmadı.
Haziran 2000’de yürürlüğe giren AB-İsrail Ortaklık Anlaşması, İsrail’e AB pazarında birçok avantaj sağlarken aynı zamanda siyasi ve kültürel diyaloğun temelini oluşturmaktadır.
Anlaşmanın ikinci maddesi, İsrail’in insan hakları ve demokratik ilkelere saygı duymasını şart koşmaktadır.
Borrell, Donald Trump’ın ABD’nin 47. Başkanı seçilmesinin ardından değişebilecek jeopolitik gerçeklere karşı Avrupa’nın hazırlıklı olması gerektiğini vurguladı. Ayrıca, Avrupa’nın savunma politikasını güçlendirmesi gerektiğini de belirtti.
Brüksel’deki Avrupa Parlamentosu (AP) Genel Kurulu’nda, ABD’de yapılan başkanlık seçiminin sonuçlarının AB-ABD ilişkilerine etkisi konulu bir oturum gerçekleştirildi.
AB Komisyonu adına konuşan Borrell, ABD’deki değişimin küresel dinamikleri etkileyecek nitelikte olduğunu ve AB-ABD ilişkilerinde önemli değişimlere yol açacağını ifade etti.
Trump’ın kampanya süresince verdiği mesajlar, transatlantik ekonomileri ve ilişkileri olumsuz etkileyebilir nitelikte olsa da göreve başladıktan sonra farklı bir politika izleyebileceği ihtimalinden söz eden Borrell, bu nedenle geleceğe ilişkin spekülasyon yapmaktan kaçınmak gerektiğini belirtti.
Borrell, “Başkan Trump’ın hangi adımları atacağını tahmin edemiyorum. Tek söyleyebileceğim, her ihtimale karşı hazırlıklı olmamız, sakin ve dikkatli olmamız gerektiğidir. Şaşkın ve hareketsiz kalmamalıyız.” dedi.
Trump’ın ilk döneminden bu yana Avrupa’nın savunma harcamalarında yavaş bir artış görüldüğüne dikkat çeken Borrell, “Trump’ın yeniden seçilmesi, güvenliğimizi güçlendirmemiz ve kendi kaderimizi kendi elimize almamız gerektiğini açıkça gösteren bir durumdur.” dedi.
Borrell, “Bu dünyanın sonu değil, farklı bir dünyanın başlangıcı” diyerek AB’yi yeni jeopolitik gerçeklere uyum sağlamaya hazırlanmaya davet etti.
Trump yönetimi altında Ukrayna’ya verilen ABD desteğinde olası değişikliklere yönelik endişelere değinen Borrell, Avrupa’nın her halükarda Ukrayna’ya desteğini sürdürmesi ve verdiği sözleri yerine getirmesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca, dondurulmuş Rus varlıklarından elde edilen gelirin Ukrayna için kullanılması fikrini yeniden gündeme getirdi.
Borrell, AB’nin savunma konusunda sadece NATO’ya bağımlı bir ekonomik birlik olmaması gerektiğini, bunun yerine “stratejik pusulasını” güçlendirerek NATO’yu tamamlayıcı bir askeri rol üstlenmesi ve Avrupa’nın kendi güvenlik çıkarlarını bağımsız olarak koruyabilmesini sağlaması gerektiğini belirtti.
Yüksek Temsilci, “AB sadece ekonomik bir birlik değil, aynı zamanda siyasi bir birliktir ve savunma konusunda da sorumluluklarımız var. Bu sadece silah ve mühimmat üretimiyle ilgili değil. Bununla da ilgili ama sadece bununla ilgili değil ve güvenliğimizi sonsuza kadar başkasına emanet edemeyiz. Seçilmiş Başkan Trump karşısında yapmamız gerekenin de bu olduğunu düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.
Oturumda konuşan liberal ve merkez sağdan milletvekilleri, özellikle ticaret, güvenlik ve ekonomik işbirliği alanlarında ABD politikasında meydana gelebilecek değişikliklere yönelik bir dizi endişelerini dile getirdiler. Bu zorlukların üstesinden gelmek için Avrupa’nın ekonomik, askeri ve stratejik özerkliğini güçlendirmesi gerektiğini savundular.
Yeni ABD yönetimi altında olası diplomatik değişimlere işaret eden milletvekilleri, Ukrayna’ya desteğin devam etmesi gerektiğini belirttiler. Ayrıca, iklim değişikliği, Orta Doğu ve Çin ile ilişkiler gibi konularda yaşanabilecek fikir ayrılıklarına rağmen Washington’un “stratejik ancak ihtiyatlı bir yaklaşım” benimsemesi çağrısında bulundular.
Öte yandan aşırı sağcı milletvekilleri, Trump’ın seçimleri kazanmasından duydukları memnuniyeti dile getirdiler. “Ülkenin egemenliğini savunan” Trump’ın seçilmesinin Avrupa’ya örnek teşkil etmesi gerektiğini savundular.
*Haberin görseli AP tarafından servis edilmiştir.
”
GÜNDEM
7 saat önceGÜNDEM
7 saat önceGÜNDEM
7 saat önceGENEL
7 saat önceGENEL
7 saat önceGENEL
7 saat önceGENEL
8 saat önce