Yenidoğan Çetesi işleyiş sistemi ne, nasıl organize oldular? Yenidoğan Çetesi nedir?

112 Acil Çağrı Merkezi çalışanlarıyla işbirliği yaparak bebek hastalarını önceden anlaşmalı özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine yönlendirdikleri ve bu bebeklerin ölümüne neden oldukları iddia edilen 47 şüpheli hakkında iddianame düzenlendi. Bu "Yenidoğan Çetesi" olarak adlandırılan örgütün çalışma sistemi ve organizasyonu nasıl işliyordu?

YENİDOĞAN ÇETESİ: İŞLEYİŞ SİSTEMİ VE ORGANİZASYON

İddianamede, hastane sahipleri ve başhekimlerin örgüte dahil olmadıkları ancak örgütü destekleyerek maddi çıkar sağladıkları iddia ediliyor. Şüphelilerin bu eylemleriyle yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde elde edilen kazancı 3-4 kat artırdıkları belirtiliyor.

Bebek hastaların uygun sağlık hizmeti alabilecekleri hastanelere değil, şüphelilerin seçtiği, örgüte karlı görünen hastanelere yatırıldığı iddia ediliyor. İddianamede, bu durumda esas amacın bebeklerin sağlık durumunun iyileştirilmesi değil, maddi açıdan en yüksek kazanç elde edilmesi olduğu vurgulanıyor.

BEBEKLERİN ENFEKSİYON KAPMASINA VE ÖLÜMÜNE NEDEN OLUŞLARI

İddianamede, maktul bebeklerin her türlü enfeksiyona açık olan yenidoğan yoğun bakım ünitelerine yatırıldıkları, bu sebeple bazı bebeklerin enfeksiyon kaptığı, bazılarının ise öldüğü belirtiliyor. Ayrıca şüphelilerin usulsüz şekilde düşümünü yaptıkları ilaçları hastanelerden çıkarıp sattıkları ve bu yolla maddi kazanç sağladıkları iddia ediliyor.

Özel Hastaneler Yönetmeliği'ne aykırı olarak yapılan işletme devri ve danışmanlık hizmeti adı altında, şüpheli Fırat Sarı liderliğindeki "yenidoğan suç örgütü"nün çok sayıda hastaneye az sayıda doktorla hizmet vermeye çalıştığı belirtiliyor. İddianamede, sağlık hizmetinin doğrudan hemşire ve hemşire yardımcıları tarafından verildiği ve bu nedenle bebek ölüm sayılarının arttığı ifade ediliyor.

İddianamede, tıbbi yöntemlerden uzak, bebeklerin mevcut sağlık durumuyla uyumsuz uygulamalar gerçekleştirildiği, hemşirelerin kendilerini doktor olarak tanıttığı ve doktor olarak müdahalede bulunduğu anlatılıyor. Bazı şüphelilerin yenidoğan yoğun bakım ünitelerini kapasitelerinin üzerinde doldurduğu ve hemşirelerin usule aykırı epikriz raporları yazdığı belirtiliyor.

Şüphelilerin incelenen dijital materyallerinde "kötü hasta değerleri, iyi hasta değerleri" gibi şablonlar bulunduğu belirtiliyor. İddianamede, şüphelilerin çoğu zaman hastaların kan değerleri ve enfeksiyon olup olmadığı gibi konularda gerçekte bir tetkik veya tahlil yapmadan kendi gözlemlerine göre bebeği iyi veya kötü olarak kategorize ettikleri, raporların şablon olarak tek elden, hastane dışındaki merkezden yazıldığı belirtiliyor.

İDDİANAMEDE TELEFON KAYITLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

İddianamede, şüpheliler arasındaki telefon görüşmelerine de yer veriliyor. Örgüt lideri şüpheli doktor Fırat Sarı ve özel hastanede çalışan acil tıp teknisyeni şüpheli Hakan Doğukan Taşçı arasında hasta sevkleri ve denetim hakkında geçen bir görüşmede, Taşçı'nın Sarı'ya erişkin yoğun bakıma denetime gelinmesi durumunda ruhsatın ve kuvözlerin değişmesi gerektiğini, panelin fazla olduğunu, monitörün bulunmadığını, yoğun bakımda birçok eksiklik ve usulsüz işlemin olduğunu söylediği iddianamede yer alıyor.

Reyap Hastanesi'ndeki bebek hastaların takibini yürüten şüpheli hemşire Mehtap Sayar ile şüpheli Hasan Basri Gök arasında geçen bir telefon görüşmesinde, bebek hastanın tedavisinin uygun olmayan koşullarda gerçekleştirildiği anlatılıyor. Konuşma içeriğinde şüpheli Gök'ün "Mehtap çocuğu öldür elli satürasyonlu çocuk mu olur?" dediği, Sayar'ın ise "Öldüreceğim de öldürsem de bir dert biliyorsun yani" dediği aktarılıyor. İddianamede, tedavi yöntemlerinin usulüne uygun değil, örgüt faaliyetine hizmet edecek şekilde yapıldığı değerlendirildi.

Şüpheli doktor Şeyhmus Çelik'in hastanede olması gerekirken gitmediği, denetim olması ihtimaline karşı özellikle sabah hastanede bulunması gerektiğinin söylendiği anlatılıyor. İddianamede, şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir'in şehir hastanesinden kabulünü yaptığı bebeği, maddi menfaat karşılığında anlaşmış olduğu Fırat Sarı'nın hastanelerine yönlendirdiği kaydediliyor.

UYGUN YÖNTEMLERLE TEDAVİ OLAMAYAN BEBEKLERİN ÖLÜMÜNE SEBEBİYET VERİLMESİ

İddianamede yer alan örgüt tutanağı ve örgüt şemasında, Medisense Sağlık Hizmetleri Şirketi sahibi şüpheli Fırat Sarı ve şirket çalışanı olarak görülen şüpheli İlker Gönen'in birlikte Özel Hastaneler Yönetmeliği'nin "Binanın hastane olarak kullanılan kısmında hiçbir suretle başka amaca yönelik iş yeri bulunamaz ve hastane içerisinde bir bölüm başka bir amaçla faaliyet göstermek üzere üçüncü kişilere kiralanamaz veya herhangi bir şekilde devredilemez" maddesine muhalefet ettiği belirtiliyor.

Şüpheli Sarı'nın İstanbul'da birçok özel hastanenin yenidoğan yoğun bakım ünitesini işletmek amacıyla aldığı, kendisine bağlı sağlık çalışanlarını bu hastanelerin yenidoğan birimlerine yerleştirdiği aktarılıyor. İddianamede, örgüt lideri şüphelilerin 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Özdemir, hasta sevklerini yapan şüpheli Fehmi Alperen, il dışı hasta sevklerini yapan şüpheli Serdar Yüksel ve o dönemde Esenyurt Belediye Başkanlığı Sağlık Hizmetlerinde çalışan şüpheli Renas Kılıç aracılığıyla devlet hastanelerinde ya da farklı özel hastanelerde doğup tedavisinin yoğunluktan dolayı başka hastanelerde yapılması uygun görülen bebek hastaları, kurmuş oldukları suç örgütü sayesinde keşfettikleri anlatılıyor.

Şüphelilerin anlaşmalı oldukları hastanelere tedavi yöntemleri uygun olup olmadığına bakılmaksızın bebekleri aldıkları, hayatın olağan akışına aykırı olacak kadar hastanede uzun sürelerde kalmasını sağladıkları anlatılıyor. İddianamede, SGK'den yüksek miktarda ödeme alınmasını neden olarak kamu kurumunu zarar uğratan şüphelilerin aynı zamanda uygun tedavi yöntemleriyle tedavi olamayan bebeklerin ölümüne sebebiyet verdikleri belirtiliyor.

DOKTORLAR YERİNE HEMŞİRELER SAĞLIK HİZMETİ SUNDU

Şüpheli Fırat Sarı liderliğindeki suç örgütünün Akabe Sağlık Tesisleri AŞ'ye ait özel Avcılar Hospital Hastanesi, Özel İstanbul Şafak Sağlık Hizmetleri AŞ'ye ait Özel Avrupa Şafak Hastanesi ve Özel İstanbul Şafak Hastanesi, Medilife Sağlık Hizmetleri ve Yonca Sağlık Hizmetlerine bağlı Özel Bağcılar Medilife Hastanesi ve Özel Beylikdüzü Medilife Hastanesi, Refik Arslan AŞ'ye bağlı Özel Bağcılar Şafak Hastanesi, Beymed AŞ'ye ait Özel Birinci Hastanesi, Doğamed AŞ'ye ait Özel Doğa Hospital Hastanesi, Reyap AŞ'ye ait Özel Reyap İstanbul Hastanesi ve Çorlu Reyap Hastanesi, Ekip Sağlık AŞ'ye ait Özel TRG Hospitalist Hastanesi, Esenler Güney Hastanesi ve Silivri Kolan Hastanesi'nin yenidoğan yoğun bakım ünitelerini kiralayarak işletmesini devraldığı ve söz konusu hastanelerin tamamında doktorlar yerine hemşirelerin sağlık hizmeti sunduğu aktarılıyor.

21 ŞÜPHELİ BEBEK ÖLÜMLERİNDEN SORUMLU TUTULDU

İddianamede, şüpheliler Fırat Sarı ve İlker Gönen'in 10 kez "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve 11 kez uygulanmak üzere "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.

Şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi.

Aralarında doktor, hemşire ve sağlık görevlilerin de bulunduğu 18 şüpheli hakkında da bebeklerin ölümüne ilişkin "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi" suçundan 10 ila 437 yıl 6 ay arasında hapis cezası talep edildi.

Diğer şüpheliler hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülen iddianamede, ayrıca, malen sorumlu olarak belirtilen hastaneler ve hastanelerin bağlı olduğu şirketler lehine "dolandırıcılık" suçu işlenerek maddi menfaat temin edildiğinden, tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, hastanelerin ve şirketlerin kapatılıp mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi talep edildi.

6 AYLIK BEBEK DOKTORU OLMAYAN YENİDOĞAN YOĞUN BAKIMA SEVK EDİLDİ

Raporda, ayrıca hasta yönetiminin hemşireye bırakıldığı da kaydedilerek, bebeğin ölümünden Dr. D.E, ile Dr. İ.G. ve hastane yönetiminin sorumlu olduğu belirtildi.

Bebek M.N.O'nun ölümüne ilişkin değerlendirmede de 6 aylık bebeğin çocuk yoğun bakımı yerine, doktoru olmayan yenidoğan yoğun bakımına sevk edildiği, burada da doktorun haberi olmadan hemşirenin müdahalede bulunduğu anlatıldı.

Bebek H.K. ile ilgili tespitte ise, hastaya kalp masajı yapıldığı esnada Dr. D.E'nin orada olmaması nedeniyle Dr. İ.G. tarafından olayın örtbas edilmesi için ölüm saati değiştirilerek, epikriz yazdırıldığı aktarıldı.

AMELİYAT EDİLEBİLECEĞİ MERKEZE SEVK EDİLMEYEN BEBEK HAYATINI KAYBETTİ

Raporda, bebek Ö.H'ye kalp masajını hemşirelerin yaptığı belirtilerek, bu esnada kullanılan en önemli ilacın adrenalin olduğu, ancak Dr. İ.G'nin hemşirelere "adrenalini kapat" talimatını vererek, yanlış yönlendirme yaptığı vurgulandı.

Raporda ayrıca, bebek M.S'nin, yenidoğan temel bakımının gereklerinin yerine getirilmemesi, ameliyat edilebileceği bir merkeze sevk edilmemesi ve hastayı hayatta tutan "prostavazin" isimli ilaç tedavisinin kesilmesiyle ihmallere bağlı olarak hayatını kaybettiği kaydedildi.

Fezlekede maktul olarak yer alan diğer bebeklere ilişkin değerlendirmede de ihmallere yer verilirken, bebeklerin ölümünde hastaneler, doktorlar ve hemşirelerin sorumluluğu olduğu kanaatine varıldı.

Raporun genel değerlendirme kısmında da 2011'de Resmi Gazete'de yayınlanan yoğun bakım tesislerinde yoğun bakım hizmetlerinin uygulama usul ve esaslarına ilişkin tebliğe yer verildi.

Tebliğe göre, ikinci ve üçüncü seviye yenidoğan yoğun bakım servislerinde neonatoloji uzmanı tabip bulunmaması durumunda tercihen yenidoğan yoğun bakım konusunda deneyimi olan çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanının görevlendirildiği, dördüncü seviye yenidoğan yoğun bakım servislerinde ise neonatoloji uzmanı tabibin görevlendirilmesinin zorunlu olduğu aktarılıyor.

Bebeklerin takip edildiği söz konusu hastanelerde bu kararın, kağıt üzerinde doğru olarak uygulandığı belirtilen raporda, şu değerlendirmelerde bulunuldu:

"Üçüncü düzey yenidoğan yoğun bakım takibi, yenidoğan hekimi konsültasyonu ve/veya çocuk doktoru ile yapılmış gözükmektedir. Ancak tüm vakalar, yenidoğan hekiminin fiziki yokluğu (konsültan olduğu için aynı anda 3 yerde olamaz), çocuk hekiminin sorumluluğu almaması, hekimin yerini hemşire alarak tüm tanı ve tedaviyi yönetmesi ile kaybedilmiştir.

Bu bebeklerde bırakın saatler içerisinde her dakika yeni bir komplikasyon yaşanabilir. Tüm bunları izlenmesi, değerlendirmesi ve gereken tedaviyi vermesi için fiziksel olarak orada var olması gereken bir yenidoğan hekimine ihtiyaç vardır. Yenidoğan yoğun bakım bebeklerinin yüzde 90'ında üçüncü düzey tedavi gerekirken, yüzde 10'unda dördüncü düzey gerekmektedir. Tebliğ kararınca teorikte çocuk hekiminin, pratikte hemşirenin izlemine bırakılan yenidoğan bebeğin yüzde 90'ının hayat hakları ellerinden alınmıştır. Aynı dördüncü düzeyde olduğu gibi üçüncü düzey yenidoğan yoğun bakımlarında yoğun bakım doktorunun görevlendirilmesi şeklinde tebliğde değişiklik yapılmadan bu olayların tekrar ve tekrar yaşanacağı kanaatindeyiz."

SORUŞTURMA

Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar ve Terör Suçları Soruşturma Bürosunca yürütülen soruşturma sonucunda, İstanbul'da, 112 Acil Çağrı Merkezi'nde çalışan kişilerle ortak hareket ederek, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden olan ve haksız kazanç elde ettikleri belirlenen, aralarında doktor ve hemşirelerin de bulunduğu 22'si tutuklu 47 şüpheli hakkında hazırlanan fezlekede 10 bebek maktul olarak yer almıştı.

Cumhuriyet savcısı Y.E'nin, bu soruşturmayı yürüttüğü sırada, bazı şüphelilerin tahliyelerini gerçekleştirmezse suikast yapılacağı ve ailesine zarar verileceği yönünde tehdit edilmesine ilişkin yürütülen ayrı soruşturmada da 12 kişi jandarma ekiplerince gözaltına alınmıştı. 4 zanlı serbest bırakılırken, adliyeye sevk edilen 8 şüpheliden 5'i tutuklanmış, 3'ü hakkında da adli kontrol kararı verilmişti.

Benzer Videolar