Ukrayna-ABD kaynak anlaşması: Bağımsızlık mı, ekonomik teslimiyet mi?
Ukraynalı diplomatik yetkililere göre, Kiev ve Washington arasında Ukrayna'nın doğal kaynakları üzerinde geniş çaplı bir kontrol sağlayan anlaşma müzakere ediliyor. Anlaşmanın resmi amacı "çatışmanın düşman taraflarının Ukrayna'nın yeniden inşasından faydalanmasını önlemek" olarak belirtilse de, içeriğinde yer alan maddeler Ukrayna'nın ekonomik egemenliğini tehlikeye atabilir.
ABD ve Ukrayna arasında müzakere edilen bir yatırım fonu taslağı, madenler, enerji kaynakları ve altyapı projelerini kapsamakla birlikte, kapsamı belirsiz ve eksik detaylarla dolu.
Anlaşmanın New York yasalarına tabi olması, Ukrayna’nın kendi hukuk sistemini etkisiz hale getirebileceği endişelerini beraberinde getiriyor. Ukraynalı yetkililer, anlaşmanın savaş sonrası kalkınmayı destekleyeceğini söylese de, bazı maddelerin Ukrayna'nın kaynaklarını ABD'ye devredebileceği konusunda kaygılar dile getiriliyor.
ABD'NİN KAYNAK ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
Sızdırılan taslak metne göre, ABD, Ukrayna'nın doğal kaynaklarından elde edilecek gelirin yarısına ve gelecekte verilecek tüm lisanslardan elde edilecek gelirin yarısına sahip olacak. Bir Ukraynalı yetkili, bu durumun ülkenin ekonomik bağımsızlığını tehdit ettiğini belirtti.
Dahası, ABD, Ukrayna'nın stratejik maden kaynaklarının satın alınmasında öncelik hakkına sahip olacak. Bu, Ukrayna'nın bu kaynakları öncelikle ABD'ye satmak zorunda kalabileceği anlamına geliyor.
Kurulacak fon, tüm madencilik ve altyapı projelerini kontrol edecek, böylece ABD'nin Ukrayna ekonomisi üzerindeki etkisi daha da artacak.
Anlaşmanın, devlet kurumları yerine özel hukuk firmaları tarafından hazırlanmış olması, özel şirket çıkarlarını önceleyen bir anlaşma şüphesi uyandırıyor.
Avrupa Dış İlişkiler Konseyi Eş Başkanı Carl Bildt, anlaşmayı “aşırı sömürgeci” ve Ukrayna kaynaklarının ABD'ye aktarıldığı bir anlaşma olarak nitelendirdi.
ZELENSKİY'İN TEKLİFİ VE ABD'NİN TALEPLERİ
Zelenskiy'in ABD'ye Ukrayna'nın nadir toprak elementlerinden pay teklif ettiği, bu teklifin ABD'den daha fazla silah desteği almayı amaçladığı belirtiliyor. Ancak, bu durumun Ukrayna'nın ekonomik egemenliğini zayıflatabileceği eleştirileri mevcut.
ABD'nin Ukrayna'dan 500 milyar dolarlık bir “geri ödeme” talebi, Kiev'de şaşkınlık ve panik yarattı. Anlaşmanın şartları, Ukrayna'nın savaş sonrası ekonomik iyileşmesini ABD'ye bağımlı hale getirebilir.
Bazı Ukraynalı yetkililer anlaşmanın olumlu yönlerini vurgulasa da, uzmanlar ülkenin kaynaklarını yönetme hakkının Washington'a bağlı kalmasının ciddi bir risk oluşturduğunu belirtiyor.
VERSAY'IN GÖLGESİ
Anlaşma yürürlüğe girerse, Ukrayna'nın GSYİH'sinin büyük bir bölümü ABD'nin kontrolüne geçecek. Bazı analistler, bu anlaşmayı Versay Antlaşması'ndan daha ağır bir ekonomik yük olarak değerlendiriyor.
ABD yönetimi, Ukrayna'nın zengin kaynaklarına dikkat çekerek, Kiev'i anlaşmayı kabul etmeye zorluyor. ABD'nin Ukrayna için harcadığını iddia ettiği 500 milyar dolarlık rakamın, Kongre tarafından onaylanan yardım paketlerinin toplamından önemli ölçüde fazla olduğu ve bu rakamın büyük bir bölümünün ABD ekonomisine döndüğü belirtiliyor.
Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham, bu planı Amerikan halkına fayda sağlayacak bir strateji olarak nitelendirdi ve Ukrayna'ya anlaşmayı imzalama baskısının devam edeceğini ima etti.
UKRAYNA İÇİN ÇIKIŞ YOLU?
Ukrayna'nın 26 trilyon dolarlık rezerv iddialarının gerçekçi olmadığı, kaynakların işlenmesinin büyük yatırımlar gerektirdiği ve gelecekteki değerlerinin belirsiz olduğu belirtiliyor.
ABD, Ukrayna'dan kaynaklarını ABD şirketlerine açmasını ve savaşın maliyetini karşılamasını talep ediyor. Ancak bu anlaşma, Ukrayna için ekonomik ve politik bağımlılık riskini taşıyor.
Kiev, anlaşmanın Ukrayna yasalarını ihlal ettiğini savunurken, Washington, Ukrayna'nın anlaşmayı kabul ettiğini iddia ediyor. Ukrayna'nın ekonomik bağımsızlığını koruyup koruyamayacağı, önümüzdeki sürecin belirleyeceği en önemli soru.
```