Sağlık Personeline Yönelik Şiddet: Yasal Düzenlemeler ve Hatalı Uygulamalar
Bu çalışma, sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin artmasıyla mücadele etmek amacıyla uygulanan yasal düzenlemeleri ve bu düzenlemelerin uygulanmasında yaşanan bazı olumsuzlukları ele almaktadır.
Çalışmada, şiddet olaylarının artışı üzerine Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilen kanunlar ve hükümetler tarafından alınan idari tedbirler incelenmiştir. Ayrıca, şiddet olaylarıyla ilgili soruşturmalarda görülen hatalar ve bunların etkileri örneklerle gösterilmiştir.
Çalışmanın kapsamında ele alınan mevzuat şunlardır:
1- Kanunlar:
- - 02.11.2011 tarihli, 663 sayılı KHK'nın 54. Maddesi,
- - 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nun Ek 12. Maddesi (02/01/2014 tarih ve 6514 sayılı Kanun'un 47. Maddesi): 15/11/2018 tarih ve 7151 sayılı Kanun'un 21. Maddesiyle ilave, 15/04/2020 tarih ve 7243 sayılı Kanun'un 28. Maddesiyle ilaveler yapılmıştır.
- - 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nun Ek 18. Maddesi (12/5/2022 tarih ve 7406 sayılı Kanun'un 14. Maddesiyle getirilmiştir.)
- - 5271 sayılı CMK'nın 100/3-j. Maddesi (12/5/2022 tarih ve 7406 sayılı Kanun'un 9. Maddesiyle değişik)
2- Yönetmelikler:
- - Sağlık Bakanlığı Personeline Karşı İşlenen Suçlar Nedeniyle Yapılacak Hukuki Yardımların Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik,
- - Sağlık Bakanlığı Hasta ve Çalışan Güvenliğinin Sağlanmasına Dair Yönetmelik.
3- Genelgeler:
- - Sağlık Bakanlığı'nın 14/05/2012 tarih ve 2012/23 sayılı ile 27/07/2012 tarih ve 2012/850 sayılı genelgeleri,
- - İçişleri Bakanlığı'nın 26/04/2012 tarih ve 2012/22 sayılı genelgesi.
Bu mevzuat uyarınca yapılan düzenlemeler şunlardır:
1. Sağlık Bakanlığı Beyaz Kod Birimi kurulmuştur: Bu birim, 24 saat hizmet veren ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddet eylemlerini takip eden bir birimdir. 113 numaralı telefona veya www.beyazkod.sağlik.gov.tr internet adresinden ulaşılabilir. Birime intikal eden eylemlere bir beyaz kod numarası verilir.
2. Sağlık çalışanlarına hukuki yardım sağlayan bir uygulama getirilmiştir: Bakanlık ve bağlı kuruluşlarında görev yapan sağlık çalışanlarına karşı suç işlenmesi halinde, ilgili personelin talebi üzerine ücretsiz hukuki yardım sağlanır (avukat ataması). Bu yardım, ceza hukuku kapsamındaki işlemlerde (soruşturma veya kovuşturma) geçerlidir. Tazminat davalarında genel hükümler çerçevesinde kişisel vekalet ilişkisi geçerlidir. Üniversitelerin sağlık birimleri bu uygulama dışında tutulmuştur.
3. Özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personel, 02/01/2014 tarihinden itibaren, görevleri sebebiyle kendilerine karşı işlenen suçlar bakımından TCK kapsamında kamu görevlisi sayılır. Bu düzenlemeyle birlikte özel sektörde çalışan sağlık çalışanları için şikayet şartı kaldırılmıştır.
4. Sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sebebiyle işlenen suçlar nedeniyle yapılan soruşturmalar kapsamında, 15/11/2018 tarihinden itibaren, sağlık personelinin ifadeleri görev yaptıkları işyerlerinde alınır.
5. Sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı işlenen kasten yaralama suçu bakımından, 02/01/2014 tarihinden bu yana tutuklama nedeni varsayılır. Bu düzenleme, 12/5/2022 tarihinde kaldırılarak CMK'ya dahil edilmiştir.
6. Kamu veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan sağlık personeli ile yardımcı sağlık personeline karşı işlenen kasten yaralama, tehdit, hakaret ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarından verilecek ceza, 15/04/2020 tarihinden itibaren yarı oranında artırılır ve bu cezalar ertelenmez. Söz konusu suçlardan sadece tehdit suçunda şikayet şartı aranır.
7. Şiddetin gerçekleştiği sağlık biriminde, 15/04/2020 tarihinden itibaren, hal ve şartlara göre şiddete uğrayan sağlık mensubu, şiddet uygulayan kişiye sağlık hizmeti vermeyebilir.
8. Soruşturma izni verilmesi ve tazminatın rücu edilmesi düzenlenmiştir: Kamu-özel sağlık kurum ve kuruluşları ve vakıf üniversitelerinde görev yapan hekim ve diş hekimleri ile diğer sağlık meslek mensuplarının sağlık mesleğinin icrası kapsamındaki uygulamalar nedeniyle yapılan soruşturmalar yönünden kamu görevlilerine göre daha özel bir düzenleme getirilmiştir. Mesleki Sorumluluk Kurulu tarafından soruşturma izni verilmesi gerekir. Bu kararlara karşı itirazlar sadece Ankara Bölge İdare Mahkemesine yapılabilecek. Yine mesleki uygulamalar nedeniyle idare tarafından ödenen tazminatın ilgilisine rücu edilip edilmeyeceğine de bu kurul tarafından bir yıl içinde karar verilir.
Daha hızlı ve etkili soruşturma yapılması ile uygulamadaki hataların mümkün olduğunca azaltılması önem arz eder. Suç teşkil eden bir eylemle karşılaşılması halinde, en hızlı ve etkin şikayet yöntemi, kurum güvenliğine hemen haber verilmesinin yanında en yakın emniyet-jandarma birimine veya ilgili nöbetçi cumhuriyet savcısına olabilecek en seri ulaşım vasıtasıyla bildirim yapılmasıdır.
Sağlıkçılara yönelik gerçekleşen eylemler, istisnalar hariç doğrudan soruşturmaya, başka bir deyişle şikayete tabi olmadığından sadece bildirim-ihbar yapmak yeterlidir. Esasında bildirim yapma zorunluluğu vardır. İşlem yapıp yapmamak ilgili makamların takdirine bağlı olmayıp yasal zorunluluktur. Kolluk, kendisine yapılan bildirimi derhal emrinde görev yaptığı cumhuriyet savcısına bilgi vererek talimatları doğrultusunda hareket etmek zorundadır.
Sağlık mesleği mensubuna hukuki yardım imkanı getirilmiştir. Bu imkan yanlış veya suçların etkin şikayet yöntemi amacına uygun olmayacak şekilde yorumlanması sonucunda, uygulamada, sağlık görevlilerinin zaman zaman önce olay tutanağı tuttukları ve bunu duruma göre, il-ilçe sağlık müdürlüğü, valilik-kaymakamlık aracılığıyla cumhuriyet başsavcılığına gönderdikleri görülüyor. Bu şikayet ya da ihbar yöntemi etkin bir yol değildir. Çoğunlukla soruşturmayı geciktiriyor. Görevlilerin bildirim yapılmış olmakla sorumluluğunu gerektirmez ama delillerin zamanında toplanmasına, etkin ve hızlı soruşturma yapılmasına engel olabiliyor. Şikayetler yukarıda anlatılan usulle yapıldığında istenilen sonuçlara ulaşmayı zorlaştırabiliyor. Oysa etkin ve hızlı bir şikayet yapıldıktan sonra da ilgili birimlere bildirmek ve hukuki yardımdan yararlanmak mümkündür.
Örneğin, muayene sırasında, hasta yakını, doktora yönelik hakaret-tehdit içerikli eylemde bulundu. Hemen kolluğa, eğer varsa hastane polisine bildirim yapılması ve peşinden de orada bulunan görevlilerce eksiksiz tutanak tutulması gerekir. İlk olarak tutulan olay tutanağı, ispat açısından çok önemlidir. Mutlaka açıklayıcı ve anlaşılır olması, kimin, kime ne söylediği, ne yaptığı, kimin gördüğü ya da duyduğu, eylemin nerede geçtiği, o sırada görevlilerin dışında kimlerin hazır oldukları... gibi sorulara cevap verilebilecek şekilde tutulması ve varsa kurum kamera kayıt-görüntülerinin temin edilmesi gerekirken önemli ölçüde bunlara uyulmadığı da oluyor.
Yukarıda belirtilen bildirim yöntemiyle (silsilesiyle) evrak geldiğinde üzerinden makul olmayan süreler de geçebiliyor ki bu durum, şüpheli şahsın tespiti, bulunup savunmasının alınmasında bile zorluklara neden olabiliyor. Bununla birlikte olay tutanağı da sağlıklı bir içerikte tutulmamış ise işin içinden çıkmak zorlaşabiliyor. Zira ilgililerin kimi zaman il dışına çıkmaları, kimliklerinin bilinmemesi gibi ciddi sorunlarla karşılaşmak mümkün olabiliyor. Yine geçilen zaman nedeniyle olayın hatırlanmaması ile işlerin yoğunluğu, sıklıkla benzer olaylarla karşılaşılması gibi nedenlerle mağdur veya tanıklar eylemi ve şüphelileri tam olarak hatırlamakta zorlanabiliyor. Bu tür sorunlarla pratikte daha çok şüpheli şahısların lehine sonuç doğurabiliyor veya bundan yararlanabiliyorlar. Böyle bir tablo veya sonuç, doğal olarak mağdurda umutsuzluğa ve güvensizliğe neden olabiliyor. Zira şüphelinin inkarı, aksine somut-net anlaşılabilecek delillerin zamanında toplanmaması sübut yönünden ciddi hukuki sorunlara neden olabiliyor.
Ayrıca olay gerçekleştiği halde, ilgililerden kaynaklanan sair nedenlerle bunu gizlemeleri ya da işleme tabi tutmamaları sorunu vardır. Bu tercihte muhtemelen soruşturma-kovuşturmaların etkili ve hızlı olmaması ile ifadeye-duruşmaya çağırma, bu nedenle olası zaman kaybının da etkisi vardır.
Tüm bu ve benzeri nedenler, istenmeyen eylemlerin önüne geçmediği gibi daha da artış göstermesine neden olabiliyor.
Bu açıklamalar sonucunda kamu veya özel meslek grupları içinde en çok şiddete maruz kalan gruplardan birinin doktor veya sağlık mesleği mensupları olduğu söylenebilir. Bunun yanında şiddet eylemleri artıkça yasal ve idari tedbirlerin de arttığını söylemek de mümkündür. Hali hazırda mevzuat itibariyle en çok korunan ve teminata bağlanan meslek grubunun sağlık mesleği mensupları olduğu da söylenebilir. Yapılan ihbar, şikayet ve soruşturmalarda özellikle belirtilen hususların gözetilmesi halinde daha hızlı ve etkin bir uygulamanın mümkün olabileceğinin gözetilmesi yararlı olabilecektir.
Haberler.com / Özge Çağıl Sütçü - Sağlık İnsan Hakları 3-sayfa Sağlık Hukuk"