MİA Başkanı Köse, AA’da düzenlenen "ODAK: Suriye" programında konuştu Açıklaması
Milli İstihbarat Akademisi (MİA) Başkanı Prof. Dr. Talha Köse, Suriye'de ne olursa olsun Türkiye'nin duyarsız kalamayacağını belirterek, "Suriye'de oluşabilecek siyasi yapı da Türkiye'yi ilgilendiriyor.
Milli İstihbarat Akademisi Başkanı Prof. Dr. Talha Köse, Türkiye'nin Suriye'deki gelişmelere kayıtsız kalamayacağını vurguladı. Suriye'de kurulacak siyasi düzenin Türkiye'yi doğrudan ilgilendiğini belirten Köse, ülkenin en büyük endişesinin PKK/PYD ve SDG olduğunu dile getirdi.
Köse, "ODAK: Suriye" başlıklı programda Ortadoğu'nun en önemli sorunlarından biri olan Suriye krizinin bölgesel ve küresel etkilerini analiz etti. Bu program, AAtöyle'de gerçekleştirildi.
Anadolu Ajansı'nı önemli bir bilgi kaynağı olarak nitelendiren Köse, Ajans'ın genişleme stratejisinin Türkiye'nin stratejik vizyonuyla uyumlu olduğunu belirtti.
Köse, Suriye'de uzun yıllar iktidarı elinde tutan rejimin, kaynakları halkla paylaşmadığını ve güvenlik güçleri aracılığıyla kontrolü sağladığını, bunu da dış güçlerden aldığı destekle sürdürdüğünü ifade etti.
Ekonomik kaynakların dar bir azınlık tarafından kontrol edilmesinin, Arap Baharı'nda ortaya çıkan halk isyanının temel nedenlerinden biri olduğunu söyleyen Köse, Suriyelilerin temel taleplerinin özgürlük ve refah olduğunu, ancak rejimin reform talebini reddetmesiyle şiddete dönüşen bir sürecin başladığını açıkladı.
2013 sonrası Suriye'de başlayan demokratik değişim hareketinin, radikal unsurların devreye girmesiyle sekteye uğradığını belirten Köse, başlangıçta Batı ve bölge ülkelerinin desteklediği bu hareketin, DEAŞ ve benzeri grupların yükselişiyle ivme kaybettiğini ve büyük bir göç dalgasına neden olduğunu aktardı.
Köse, Suriye'deki devrim sürecinin hayatta kalmasını ve devamlılığını Türkiye'nin sağladığını vurguladı. İdlib'deki çatışmasızlık bölgeleri ve Astana Süreci'nin muhaliflere nefes aldırmaya ve Avrupa'ya geçişlerini kolaylaştırmaya yardımcı olduğunu belirtti.
Türkiye'nin Suriye'deki terörle mücadele bölgelerine müdahalelerini ve devrimin radikal unsurlardan arındırılmasına olan katkısını vurgulayan Köse, DAEŞ ile doğrudan mücadele eden tek ordunun Türk ordusu olduğunu hatırlattı. Muhaliflerin toparlanabileceği bir alanın sağlanmasında da Türkiye'nin önemli rol oynadığını ifade etti.
Köse, Suriye'de yeni bir siyasi düzenin kurulması için kapsayıcı bir anayasa ve geçiş yasalarının oluşturulmasının, ayrıca bir geçiş hükümetinin bu süreci yönetmesinin şart olduğunu belirtti.
Suriye'deki gelecek sürecin zorlu geçeceğini belirten Köse, hem muhalifler arasında hem de bölgesel ve küresel aktörler arasında çatışmaların olacağını, bu nedenle hızlı bir çözüm beklemenin gerçekçi olmadığını ifade etti.
Türkiye'nin Suriye ile 911 kilometrelik bir sınırı paylaştığını ve bu nedenle Suriye'deki gelişmelere duyarsız kalmasının mümkün olmadığını söyleyen Köse, Suriye'deki durumun Türkiye'nin güvenliği, refahı ve bölgesel entegrasyonunu doğrudan etkilediğini vurguladı. Türkiye'nin en büyük endişesinin PKK/PYD ve SDG olduğunu tekrarlayan Köse, bu örgütlerin Suriye'nin toprak bütünlüğünü ve güvenliğini tehdit ettiğini ve Türkiye'ye zarar verdiğini belirtti.
Türkiye'nin Suriye ile dostane ilişkiler kurmaya çalıştığını belirten Köse, Suriye'deki terör örgütlerinin tasfiyesinin hem Suriye hem de Türkiye için hayati önem taşıdığını ve bu örgütlerin bölgesel istikrarı tehdit ettiğini dile getirdi. Bu örgütlerin özellikle ABD tarafından desteklenmesinin endişe verici olduğunu da sözlerine ekledi.
Suriye'deki yeni düzende uluslararası aktörlerin ve sivil toplum örgütlerinin rolüne değinen Köse, bu sürecin uzun ve zorlu olacağını, ancak umutlu olunması gerektiğini vurguladı.
Suriye'de daha önce hak arayışı içinde olan grupların radikal örgütler tarafından nasıl etkilendiğine dair bir soruya yanıt veren Köse, HTŞ örneğini vererek, bazı grupların deradikalizasyon sürecinden geçtiğini ve daha katılımcı bir sisteme yöneldiğini belirtti.
Köse, Suriye'de farklı ideolojilere sahip birçok grubun bulunduğunu ve bunların devlete entegre edilmesi gerektiğini, bunun da Suriyeli aktörler tarafından yapılabileceğini ifade etti.
Anadolu Ajansı (AA) Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Serdar Karagöz, Ajans'ın dünya genelinde, özellikle çatışma bölgelerinde habercilik faaliyetlerini sürdürdüğünü, Rusya-Ukrayna savaşı, Gazze saldırıları ve Suriye'deki gelişmeleri yakından takip ederek dünyaya aktardığını belirtti.
Karagöz, AA'nın sadece çatışmaları değil, her türlü haberi uluslararası medyaya servis eden dünyanın en büyük haber ajanslarından biri olduğunu vurguladı. AA'nın Suriye'deki gelişmeleri çok sayıda muhabirle takip ettiğini ve editörlerin de haberlerin doğru yorumlanması ve çerçevelendirilmesi için çalıştığını ifade etti.
Karagöz, Suriye'deki uzun iç savaşın ardından yaşanan hızlı değişimi ve gazetecilerin bu süreci anlamaya çalıştığını belirtti ve program sonunda Köse'ye AA'nın "Kanıt" kitabını hediye etti.
Programa, Rusya ve Kolombiya'nın Ankara Büyükelçileri, akademisyenler, bürokratlar ve çeşitli misyon temsilcileri katıldı.
```