Meme kanseriyle mücadele eden kadınlar hikayelerini anlattı
Meme Kanseri Farkındalık Ayı'nı kutlamak amacıyla Medipol Mega Üniversite Hastanesi'nde anlamlı bir etkinlik düzenlendi. "Bana Bir Şey Olmaz Deme, Kanser Farkındalığı İçin El Ele" başlıklı söyleşi, meme kanseriyle mücadele eden kadınların kişisel hikayelerini paylaşarak farkındalığı artırmayı amaçladı.
Medipol Mega Üniversite Hastanesi Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen etkinlikte, gazeteci Fulya Soybaş, influencer Demet Işıl ve milli atlet Nagihan Karadere, hastalıkla mücadele süreçlerini ve tecrübelerini katılımcılarla paylaştılar. Tıbbi Onkoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Ebru Karcı ve Tıbbi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Özgür Açıkgöz ise hastalığın belirtilerini, tedavi yöntemlerini ve erken teşhisin önemini anlatan sunumlar gerçekleştirdi.
'8 KADINDAN 1'İNDE MEME KANSERİ VAR'
Dr. Ebru Karcı, meme kanserinde erken teşhisin hayati önem taşıdığını vurguladı. "Dünya Sağlık Örgütü ve KETEM, 20 yaşından sonra meme kanserinde kendi kendine muayeneyi yıllık olarak kontrol etmeyi öneriyor. 3 yılda bir ise doktor tarafından muayeneyi öneriliyor. 40 yaşından sonra ise mamografi olmazsa olmaz, her kadının yaptırması gerekiyor." dedi. Karcı, toplumda mamografinin meme kanseri riskini artırdığına dair yanlış bir kanı olduğunu da belirtti. "Dünyada yapılan çalışmalar, mamografinin meme kanseri riskini artırmadığını ve hatta erken teşhise yardımcı olduğunu gösteriyor." diye ekledi. Meme kanserinin Türkiye'de ve tüm dünyada giderek daha yaygın hale geldiğini belirten Karcı, erken teşhisin önemini bir kez daha vurguladı. "İlk teşhis alındığında herkes için zor bir süreç. Ancak 8 kadından 1'inde var. Bu gerçeği kabul ederek başlamak önemli. Erken yakalandığında evre 3 dahil bizim için erken sayılabilir. Evre 4 kanserler için kürlerden bahsedemesek bile daha pozitif ve akılcı ilaçlar var. O yüzden çok korkmamalı, bir an önce doktora başvurulmalı." dedi.
'ERKEN TANI HAYATİ ÖNEME SAHİP'
Meme kanseriyle mücadelesini anlatan Fulya Soybaş, "16 kemoterapi aldım, şu anda hormon tedavilerim devam ediyor. Erken tanı hayati öneme sahip. Her 8 kadından biri meme kanserine yakalanmaktadır. Kanser olduğumu ilk duyduğumda asla benim başıma gelmez diye düşünüyordum. Kendimi ihmal etmişim. İlk düşündüğüm çocuğumun büyüdüğünü görebilecek miyim oldu." dedi.
'BEN KANSER OLAMAM DİYE DÜŞÜNDÜM'
Nagehan Karadere, hastalıkla mücadele ederken yaşadığı duygusal iniş çıkışları anlattı. "Bu süreçte duygusal anlar yaşamamın sebebi dünyaya bir evlat getiriyorsunuz ve ona sağlığınız engel oluyor. Belki de onu yalnız bırakıp gideceksiniz. Survivor olduğumu hem gerçek hayatta hem de sağlıkla savaşarak gösterdiğimi düşünüyorum. Güçlü kadınlarız ve güçlü kadınlarında destekçisi olarak çok güzel bir söyleşi yaptık. Tecrübelerimizi aktardık, birilerine umut olmaya çalıştık. Adı bile kötü olan bir hastalıkla savaşmak çok sinir bozucu. Yaşamın dengesi alt üst eden bir süreçten geçiyorsun, kabus gibi geliyor. Hiçbir şeyi kafaya takmayarak ve olan hastalığı kabul ederek savaştığın zaman baş edebiliyorsun. Ben şanslı olanlardan bir tanesiyim. Bu savaşı kazandığım için çok mutluyum. Bu savaşı veren kadınlarımıza da destek olmaya çalışıyorum. Asla morallerini bozmasınlar. Benim başıma geldiğinde ben şunu söyledim: Nasıl yani? Ben kanser olamam. İnsan bir defa kendine yakıştıramıyor. Yabancı bir hastalık gibi geliyor ama bunu kabullenmemiz gerekiyor. Her şey bizler için bundan dolayı asla morallerini bozmasınlar. Tam tersi hobileri neyse onları gerçekleştirsinler. Kanserle mücadele edenler mutlu olmaya çalışsın ve hayatın keyfini çıkarsın. Ne zaman öleceğimizi hiçbirimiz bilmiyoruz. O yüzden güçlü kalmaya gayret etsinler. Umarım benim gibi başaracaklar." diye konuştu.
'SİZ VARSANIZ DİĞER İNSANLAR, ÇOCUKLAR VE EŞLER VAR'
Demet Işıl, hastalık sürecinde "önce ben" demenin önemine dikkat çekti. "Çok şükür iyileştim ve bu konu hakkında konuşabiliyorum. Ben hastalıkla beraber yaşamıyorum artık. Hastalık atlatmış olduğum gerçeğini de hiçbir zaman göz ardı etmiyorum. Burada iyileşmek üzere olanları, teşhis almamış olanları, burada beni dinleyince acaba bende de bir gariplik var mı deyip erken teşhis edebileceklerimize yol gösterebildiğim için çok mutluyum. İleri seviyede teşhis almış ve uzunca süre bu mücadeleyi ermiş biriyim. O yüzden benden sonra gelecek olanların benim yaşadıklarımı yaşamaması için buradayım. Benim mücadelem zor oldu ama rahmetli Neslican Tay'ın da dediği gibi güzel oldu. Şanslı bir kesimdendim onlarca insan vardı yanımda. Dua edenim çoktu. Onları hiçbir zaman unutmadım, hala da onlar için her şeyi yapmaya devam ediyorum. Gidenler adına da herkes için çok daha güçlü yaşıyorum. En büyük tavsiyem sadece fiziki rahatsızlık olduğunu düşünmeyin. Zihinsel olarak hayatlarında değiştirmeleri gereken bir şeyler var mutlaka. Büyük bir stres ve yorgunluk içerisinde yaşıyoruz. O yüzden birazcık kendi içlerine dönüp neyi ne kadar sevdiklerini görmelerini istiyorum. Anne olduktan sonra kadınlar kendilerini çok ihmal ediyor. Bende onlardan biriydim. Önce kendileri demek istiyorum onlara. Siz varsanız diğer insanlar, çocuklar, eşler var." dedi.
'AİLE VE ÇEVRENİN DESTEĞİ ÇOK ÖNEMLİ'
Meme kanseriyle mücadele eden hastalardan biri olan Ezgi Aksoy, hastalık sürecinde yaşadıklarını anlattı. "Beklemediğim bir olaydı. Doktorlar meme kanseri olarak düşündü ama teşhis koyamadılar. Hep farklı bir teşhis koyuyorlardı. Bu süreçte motivasyonumuzu yüksek tutmaya çalıştık. Ailem ve çevrem çok destek oldu. O kadar çok ağır bir tedaviydi ki 4,5 – 5 saat sürüyordu. Hem kemoterapi hem de akıllı ilaç tedavisi aldım. Biraz da genç yaşta olduğum için vücudum daha hızlı yanıt verdi. Bu tepki hocanın beklediğinden bile mucize bir tepki oldu. Motive ve moralle yenilebilecek bir hastalık. Aile genimizde de yoktu hatta gen testi de hatta yaptırdım. Bir yılda bir ultroson çektiriyordum. Ultroson da çıkmıyordu. Göğsümde sertlikler hissediyordum. Meme kanserinde erken teşhis gerçekten önemliymiş. Moral, motivasyon ve doğru tedaviyle yenilemeyecek bir hastalık değil. Meme kanseri olduğumu çok düşünmemeye çalışıyordum. Sanki grip olmuşum gibi bir hastalık süreci geçirdiğimi düşünerek motive oldum. Aile ve çevrenin desteği de çok önemli." dedi.
Etkinlik öncesinde Meme Kanseri Farkındalık Ayına dikkat çekmek için üzerinde kurdele figürü bulunan kurabiye dağıtıldı. Söyleşinin ardından tüm katılımcılar birlikte gökyüzüne umudu simgeleyen pembe balonlar bıraktı. Ailesinde kanser öyküsü bulunan ve genetik yatkınlığı belirlenebilecek katılımcılara ücretsiz BRCA testi dağıtıldı.
Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Sağlık