Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Yapay Zeka Destekli DNA Uygulamasıyla Eserleri Kimliklendiriyor
Kültür ve Turizm Bakanlığı, ülkemizin kültürel mirasını korumak adına önemli bir adım attı. Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, müzelerde teşhir edilen ve depolarında bulunan toplam 254.698 esere yapay zeka destekli "DNA uygulaması" ile dijital bir kimlik kazandırdı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Birol İnceciköz, bu proje hakkında bilgi vererek, "Tarihi Eserlerin Güvenliği İçin Kimliklendirilmesi Projesi"nin, müzelerdeki eserlerin korunmasını ve gelecek nesillere aktarılmasını sağlamak amacıyla başlatıldığını belirtti.
İnceciköz, Türkiye'deki tüm müzelerde sikkeler hariç 2 milyon 860 bin eser bulunduğunu hatırlatarak, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un talimatıyla kültürel mirasın yurt dışına kaçırılmasının önlenmesi ve eserlerin dijital bir envantere kaydedilmesi için çalışmalar başlattıklarını açıkladı.
Projenin ilk etabında, müzelerde teşhir edilen 103.816 eserin tamamının kimyasal olarak kimliklendirildiğini belirten İnceciköz, daha sonra depolarındaki eserlerin kimliklendirme çalışmalarına başladıklarını ifade etti.
"Müzelerimizdeki depolarımızda bulunan 150.882 eserin kimliklendirilmesini tamamladık. 2028 yılına kadar tüm depolarımızdaki eserleri kayıt altına alacağız ve dijital kimliklendirme ile bu eserlerin ülkemize ait olduğunu kanıtlayacağız. 'Geleceğe Miras' adını verdiğimiz başka bir büyük projeyi de hayata geçirdik. Bu proje, özellikle kazı çalışmalarının yoğunlaştığı alanlarda keşfedilen eserlerin koruma altına alınmasını ve müzelerimize sergilenmesini hedefliyor. Eser sayısının 2028'e kadar artması bekleniyor. Yeni bulunan eserler de dahil olmak üzere, 2028 yılına kadar tüm eserlerin dijital kimliklendirme işlemini tamamlamayı hedefliyoruz." diye konuştu.
İnceciköz, eserlere uygulanan DNA kodunun yerli ve milli bir teknolojiyle geliştirildiğini belirterek, "Kullandığımız maddede, yapay zeka algoritması ile oluşturulan DNA izleri bulunuyor. Bu izler, gözle görünmeyen ve hissedilmeyen bir tür madde olarak esere uygulanıyor. Her eserin kendi kimlik kartı bilgilerini işledikten sonra, esere zarar vermeden, uygun bir bölgesine bir imza bırakıyoruz. Bu imza elle hissedilemez veya gözle görülemez. Ultraviyole ışıkla da tespit edilemez. Bu teknolojiye özel okuma sistemleri gerekiyor. Sadece bu sistemler üzerinden eserdeki iz görülebilir." dedi.
"Her esere bir kimlik kartı hazırlıyoruz"
Kültürel mirasın kaçakçılıkla mücadele konusunda önemli adımlar atıldığını vurgulayan İnceciköz, Türkiye'nin bu alanda kural koyan bir ülke konumuna geldiğini söyledi. Projenin hayata geçirilmesinde alanında uzman güçlü bir ekip ve müze uzmanlarının koordineli bir şekilde çalıştığını belirten İnceciköz, bu sistemin gelecekte kültürel varlıkları üzerine çalışmalar yapanlar için değerli bir veri kaynağı olacağına işaret etti.
Birol İnceciköz, eserleri kimliklendirme çalışmalarının alt çalışmalar içerdiğini belirterek, "Eserlere sadece DNA kodu koymuyoruz. Depolardaki veya sergilenen eserlerin bugünkü durumları hakkında detaylı incelemeler yapıyoruz ve her esere bir kimlik kartı hazırlıyoruz. Bu sistem, tüm eserlerin verilerini saklıyor. Eserlerin konservasyon veya temizlik gibi bakımlarına ihtiyaç duyulması durumunda da, konservasyon laboratuvarlarımız tarafından gerekli işlemler yapılıyor." diye açıkladı.
AA, Anadolu Medeniyetleri Müzesinin deposunu görüntüledi
Anadolu Ajansı (AA), Anadolu Medeniyetleri Müzesinin yüksek güvenlikli eser deposunda, restoratör ve konservatörlerin proje kapsamında eserlere DNA kodlama yöntemini nasıl uyguladığını görüntüledi.
Önlük ve eldivenlerini giyen ve güvenlik amacıyla kişisel eşyalarını bırakan restoratörler, depoya müzenin güvenlik görevlileri eşliğinde geçiyor. İşlem sırası bekleyen eseri alan restoratörler, her ürünün envanter numaralarını ve farklı açılardan fotoğraflarını çekiyor.
Daha sonra, dijital ve manuel olarak esere inorganik nanoteknolojik madde süren görevliler, kimliklendirmenin tamamlanması için kimyasal işaretlendirme işlemini yapıyor ve esere DNA kodu koyuyor.
Eser, verilerle birlikte Müze Ulusal Envanter Sistemine (MUES) kaydediliyor. Bu sistem, sadece yetkili kişilerin erişimine açık.
Kaynak: AA / Güncel