Juliopolis Antik Kenti’nde Tarihi Buluntular

Ankara'nın Nallıhan ilçesinde yer alan Juliopolis Antik Kenti'nde 2009 yılından beri süren kazılar, bölgenin tarihine dair yeni bilgiler sunmaya devam ediyor. Bu yıl gerçekleştirilen kazılarda, bir işlik (atölye) ve Hollanda florini sikkesi bulundu. Daha önce 790 mezar, kilise, sur ve kanal keşfedilen antik kentte bulunan bu yeni buluntular, MS 11. yüzyılda terk edildiği düşünülen bölgenin aslında MS 16. yüzyıla kadar yaşam alanı olduğunu ortaya koydu.

Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın izniyle Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nin yönettiği kazı çalışmaları, Ankara Nallıhan'daki Çayırhan Mahallesi'ne bağlı Gülşehri mevkiinde yürütülüyor. Kazılar sonucunda Juliopolis Antik Kenti'nin önemli bir kısmı gün yüzüne çıkarıldı. Geçtiğimiz yıl yeniden başlatılan çalışmalar sırasında deri işlemede kullanıldığı düşünülen bir atölye ve Hollanda florini sikkesi keşfedildi. Bu buluntular, antik kentin MS 11. yüzyılda değil, MS 16. yüzyıla kadar varlığını sürdürdüğünü gösteriyor.

'KENTİN ÖNEMİ 16'NCI YÜZYILDA DA DEVAM ETMİŞ'

Kazı çalışmalarında görev alan Anadolu Medeniyetleri Müzesi Arkeoloğu Tolga Çelik, 2023 yılında kentin dokusu hakkında araştırmalara başladıklarını belirtti. Çelik, "Kazılarda göl kıyısından başlayarak nekrole (mezarlık) doğru uzanan yapıda, kentin kamu yapıları ve kullanılan mekanları tespit ettik. Juliopolis'in tarihte 11-12. yüzyıllardan sonra terk edildiği düşünülüyordu ancak 15-16. yüzyılda, özellikle 16. yüzyılda Hollanda florini sikkesinin bulunması kentin öneminin devam ettiğini gösteriyor." dedi. Çelik ayrıca, kazılarda Bizans dönemine ait bir sikkenin de bulunduğunu ifade etti.

'KENTTE BİR ZENGİNLEŞME GÖZLENİYOR'

Anadolu Medeniyetleri Müzesi Müdür Yardımcısı Mustafa Metin, su altında kalmış kentin sosyal, kültürel ve ekonomik hayatına dair ipuçlarının mezarlık, kilise ve sur gibi yapılarda bulunduğunu söyledi. Metin, "Yaklaşık 790 mezar üzerinde çalıştık, ancak bir kısmı antik çağda, bir kısmı da modern çağda tahrip olmuş. Mezarlardan çıkan buluntular o dönemdeki yaşamı, kalitesini, kültürel durumunu ve zenginliğini gözler önüne seriyor. Özellikle MS 1. yüzyılın sonundan itibaren, 2. yüzyılda ve 3. yüzyılın ortalarına kadar kentte bir zenginleşme gözleniyor. Bu zenginleşmeyi orada bulunan eserlerden biliyoruz. Kaynaklarda da bu zenginleşmenin tanımına rastlanıyor. Örneğin 111 yılında Bithynia Valisi Genç Plinius, burada trafiğin yoğun olduğunu, gelen geçenin çok olduğunu belirtiyor. Bu da bize Avrupa'dan gelip, Juliopolis üzerinden Ankara'ya, Ankara'dan da güneye giden önemli bir askeri yolun ve daha sonra Hacı Yolu'nun olduğunu gösteriyor. Bu yolda yoğun seyahatler gerçekleştiğini ve bu seyahatler sayesinde de kentin zenginleştiğini söyleyebiliriz." dedi.

'TİFTİKLE, YÜNLE ALAKALI BİR YAPI'

Metin, yeni keşfedilen atölyede kazı çalışmalarının devam ettiğini belirterek, "569 yılında büyük bir yangın sonucu yapının terk edildiğini görüyoruz. Yapının ne olduğuna dair araştırmalarımızda, bunun deriyle, tiftikle veya yünle alakalı bir yapı olduğunu düşünüyoruz. 569 yılında yanan ve belki de uzun süre kullanılan bu yapıda, bölgede meşhur olan Ankara keçisinin eski ataları diyelim, onları ve hayvancılıkta koyunlardan, keçilerden elde edilen yünlerle beraber, burada böyle bir yapının olmuş olabileceğini düşünüyoruz." dedi. Metin, kentin Baraj Gölü altında kalan kısmında çalışma yapmanın mümkün olmadığını, su altı kameralarıyla yapılan çalışmaların da çok sağlıklı olmadığını söyledi. Metin, "Suyun altındaki görüntü bozukluğu veya görüntünün çok kısa mesafeli olması nedeniyle görüntülemenin sağlanamadığını söyleyebiliriz. 2009 yılından bugüne devam eden kazılarda; değerli madenlerden yapılmış takılar, deri kıyafetler, sandaletler, çok miktarda cam, bronz eserler, çeşitli ameliyat aletleri, katiplerin kullandığı yazıcılar ve kandiller gün yüzüne çıkarıldı." dedi.

Haber-Kamera Aybala MELEK-Ali Eren İĞDEANKARA,

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel Yerel Haberler Kültür Sanat Hollanda Nallıhan Turizm Güncel Ankara"
Benzer Videolar