Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suudi Arabistan merkezli Al Hadath televizyonuna konuştu – Dünya haberleri | Dış Haberler
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, "Artık bizlerin bir araya gelip iş birliği kültürü içerisinde birbirimizin sınırlarına, egemenlik haklarına saygı duyarak, saygının ötesine geçip birbirimizi korumayı taahhüt ederek, omuz omuza vererek bölgede kendi çıkarlarımızı, kendi düzenimizi kurmamız gerekiyor." dedi. Bakan Hakan Fidan, Suriye'de yeni yönetime bölge ülkeleri tarafından yardımcı olunması gerektiğini ve bu yardımlarla 10 milyondan fazla Suriyelinin evine tekrar döneceğini belirterek, "Herkes Suriyeli kardeşlerimize ev sahipliği yaptı. Bunların geri dönüp bu basıncın ortadan kalkması da önemli." şeklinde konuştu
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suudi Arabistan'ın Al Hadath televizyon kanalına verdiği röportajda Suriye'deki gelişmeleri değerlendirdi.
Uzun süren Suriye krizinden sonra yeni bir dönemin başladığını vurgulayan Bakan Fidan, Türkiye'nin Suriye ile olan 911 kilometrelik sınırının önemine dikkat çekti.
Fidan, tarihsel, coğrafi, kültürel ve dini bağların iki ülkeyi birbirine sıkı sıkıya bağladığını, Suriye krizinin başlamasıyla milyonlarca Suriyelinin Türkiye'ye sığınarak ülkeyi evleri olarak benimsediğini ve Türkiye'nin de onlara kucak açtığını belirtti. Bu durumun, Suriye muhalefetinin Türkiye'de zemin bulmasının ne kadar önemli olduğunu gösterdiğini ifade etti.
Türkiye'nin, Suriye muhalefetinin yapıcı bir çözüm bulması için yoğun çaba sarf ettiğini, Astana sürecinin önemine rağmen Esad rejiminin çeşitli sebeplerle çözüme yanaşmadığını dile getirdi. Bakan, Esad rejiminin halkıyla ya da dış güçlerle paylaştığı gücün, farklı çıkarlar nedeniyle etkili kararlar alınmasını engellediğini ve bu durumun rejimi hem iç barışta hem de temel hizmetlerin sunumunda başarısızlığa sürüklediğini aktardı.
Fidan, Esad rejiminin başarısızlığı sonucunda sistemin kendiliğinden çöktüğünü ve uluslararası alanda Esad'ın gitmesi konusunda bir uzlaşı olduğuna dair söylentilerin doğru olmadığını, Türkiye'nin böyle bir süreçte yer almadığını açıkladı.
Bakan, muhaliflerin harekatını en az zararla nasıl sonuçlandıracaklarına dair yoğun çaba gösterdiklerini, ancak öncesinde herhangi bir ülke ya da grupla planlama yapmadıklarını vurguladı.
Üçlü Görüşmeler ve Suriye Sorunu
Suriye konusunda Rusya, Türkiye ve İran arasında yoğun ve düzenli görüşme trafiği olduğunu belirten Fidan, Türkiye'nin muhaliflerin görüşlerini her zaman masaya getirdiğini belirtti. İran ve Rusya'nın da rejimin görüşlerini ilettiğini, fakat Esad rejiminin halkına hizmet götürmede ve sistemi ayakta tutmada başarısız olduğunu, bu durumun Rusya ve İran tarafından da değerlendirildiğini söyledi.
Türkiye'nin muhaliflerle yapıcı bir diyalog içerisinde süreci yönetmesinin etkili olduğuna işaret eden Fidan, bu diyaloğun devam edeceğini vurguladı. Esad'ın ülkeyi terk etmesine dair soruyu ise muhataplarının Şam ile temas halinde olduğunu ancak doğrudan müdahalesi hakkında bilgi sahibi olmadığını belirterek yanıtladı.
Türkiye'nin Esad'ın Suriye'den ayrılmasına aracılık ettiğine dair iddiaları kesin bir dille reddeden Fidan, bu işin Rusya tarafından yürütüldüğünü ve Türkiye'nin bir rolünün olmadığını açıkladı.
MİT Başkanı Kalın'ın Şam Ziyareti ve Akabe Zirvesi
MİT Başkanı İbrahim Kalın'ın Şam ziyaretiyle ilgili olarak, geniş kapsamlı istişareler sonrasında gerçekleştiğini, hem bölge hem de Batılı ülkelerle görüş alışverişinde bulunulduğunu, ziyaretin amacının yeni Şam yönetimiyle iletişimin nasıl kurulacağı konusunda ortak bir zemin bulmak olduğunu açıkladı. Ortak prensipler arasında terör örgütlerinin Şam'dan faydalanmaması, azınlıklara iyi davranılması ve kapsayıcı bir hükümet kurulması yer alıyordu. Bu görüşmeler sonucunda 14 Aralık'ta Ürdün'ün Akabe kentinde bir toplantı düzenlendiğini hatırlattı.
Türkiye'nin Suriye politikasının 13 yıldır çok yönlü olduğunu, en önemli amacın Esad rejimi nedeniyle Türkiye'ye mülteci akışını engellemek olduğunu vurgulayan Fidan, bu nedenle Suriye Milli Ordusu ve Ulusal Kurtuluş Cephesi gibi muhalif gruplarla çalıştıklarını belirtti. İdlib'deki HTŞ kontrolündeki nüfusun istikrarlı bir şekilde yaşaması için koordinasyon sağladıklarını ve bu gruplara modern yönetim konusunda tavsiyelerde bulunduklarını ekledi.
Fidan, daha önce HTŞ lideriyle görüşüp görüşmediği sorusuna 13 yıl MİT Başkanlığı yaptığını hatırlatarak yanıt verdi ve bakan olarak da çeşitli aktörlerle temas halinde olduğunu belirtti.
Bölgesel Dominasyonun Reddi
Suriye'deki yeni dönemin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın vizyonu doğrultusunda bölgede dominasyonun reddedilmesi üzerine kurulu olduğunu söyleyen Fidan, İran, Türk ve Arap dominasyonunun istenmediğini, bölge ülkelerinin kendi sınırlarına ve egemenlik haklarına saygı göstererek işbirliği yapması gerektiğini vurguladı. Dış müdahalelerin ve kutuplaşmanın uzun süreli çatışmalara yol açtığını, açık ve şeffaf bir şekilde bölge halklarının birlikte yaşayabileceğini belirtti.
Bölge ülkelerinin olgunlaştığını ve işbirliğiyle kendi düzenlerini kurabileceklerini ifade eden Fidan, emperyal fikirlerin rafa kaldırılması, proxy savaşlarının sonlandırılması ve kısır döngünün kırılması gerektiğini söyledi. Körfez ülkelerinin ve Mısır'ın güçlü bir konumda olduğunu, Türkiye, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Katar'ın işbirliğinin bölgesel sorunların çözümünde büyük önem taşıdığını belirtti.
Suudi Arabistan ile çok iyi ilişkiler kurduklarını, açık ve samimi bir diyalog içinde olduklarını dile getiren Fidan, Suudi Arabistan'ın büyük bir potansiyele sahip olduğunu ve büyük bir dönüşümden geçtiğini belirtti. Halkına hizmet götürmeyen ülkelerde sorunların yaşandığını, Suudi Arabistan gibi halkına yatırım yapan ülkelerde ise sorunların ortaya çıkmadığını vurguladı.
Suriye'de Sivil ve Demokratik Bir Devlet
Suriye'de yeni dönemde bazı sorunların yaşanabileceğini kabul eden Fidan, bölge ülkelerinin Şam'daki yeni yönetime yardımcı olması gerektiğini ve sivil ve demokratik bir devlet kurulması hedefini vurguladı. Ancak İsviçre demokrasisinin bir gecede kurulamayacağını, kademeli bir geçiş süreci gerektiğini belirtti. Anayasal vatandaşlık üzerinden, ayrımcılık ve bölücülük olmadan bütüncül bir yönetimin kurulması gerektiğini ifade etti.
Türkiye'nin bu geçiş sürecinde yardımcı olabileceğini, yeni Şam yönetiminin terörle ilişki kurmaması, azınlıklara iyi davranması ve kadın haklarını korumasının önemli olduğunu vurguladı. Şimdiye kadar bu konularda bir şikayet olmadığını belirtti.
Güven Ama Doğrula
Her ülkenin Suriye ile işbirliğinden beklentilerini açıklaması gerektiğini söyleyen Fidan, "güven ama doğrula" ilkesini hatırlattı. Yeni Şam yönetiminin dikkatli bir diplomatik dil kullandığını ancak işlerin nasıl ilerlediğinin gözlemlenmesi gerektiğini vurguladı.
Bölge ülkelerinin yeni yönetime yardımcı olmasıyla milyonlarca Suriyelinin evlerine döneceğini ve ekonominin canlanacağını söyleyen Fidan, mülteci baskısının azalmasının da önemine işaret etti.
Esad'ın İsrail'e karşı direniş cephesinde bir unsur olduğuna dair görüşe katılmadığını, Esad'ın İran'a yer verdiğini ve İsrail'in Esad'ın gitmesini istemediğini, çünkü onu faydalı bir aktör olarak gördüğünü belirtti.
İsrail'in Suriye Topraklarını İşgalden Vazgeçmesi Gerektiği
Fidan, Esad'ın gitmesinden en çok İsrail'in zarar gördüğüne dair yoruma katılmadığını, realist politikalar izlenmesi gerektiğini belirtti. Yeni Şam yönetiminin İsrail ile çatışma arayacağını düşünmediğini, herkesin kendi sınırları içinde yoluna bakması gerektiğini vurguladı. İsrail'in Suriye topraklarını işgalden vazgeçmesi gerektiğini ve Suriye'nin de İsrail'e saldırmaması gerektiğini belirtti. İsrail'in tehdit algısını yeniden tanımlaması gerektiğini ve Suriye'deki tesisleri vurmasının veya işgal etmesinin kabul edilemez olduğunu söyledi.
Suriye Halkını Temsil Eden İktidar, İsrail İçin Bir Tehdit
İsrail'in Suriye'ye yönelik saldırılarını, Suriye halkının çoğunluğunu temsil eden her iktidarın İsrail için bir tehdit oluşturmasıyla açıklayan Fidan, Filistin'deki işgal ve ilhakın durması gerektiğini, Gazze'de yaşananların bölgeye negatif mesajlar gönderdiğini ve İsrail'in bunu dikkate alması gerektiğini söyledi.
İran ve Rusya'nın Suriye'ye yeniden müdahale etmesi ihtimaline dair soruyu, her iki ülkenin de bunu yapmayacağını düşünerek yanıtladı. İran ve Rusya'nın gelişmiş karar alma mekanizmaları olduğunu ve yeni duruma uyum sağlamaları gerektiğini belirtti.
Bölgenin Otantik Halklarının Otantik Toprakları
YPG'nin PKK'nın Suriye kolu olduğunu ve uluslararası terörist savaşçıların yönettiği bir örgüt olduğunu belirten Fidan, PKK'nın Arap topraklarını işgal etmesinin ve doğal kaynakları ele geçirmesinin son bulması gerektiğini ifade etti. Kürtlerin, Arapların ve diğer grupların kendi topraklarında yaşaması gerektiğini ve işgalin son bulması gerektiğini vurguladı.
Esad ile Görüşme Teşebbüsü
Esad'ın kardeşi Mahir Esad'ın durumuyla ilgili bilgi sahibi olmadığını belirten Fidan, savaş suçlularının bulunması ve aranmasının Suriye yönetiminin görevi olduğunu söyledi. Esad ile son üç yıldır bir araya gelmek için girişimlerde bulunduklarını ancak Esad'ın bunu reddettiğini açıkladı.
```