Astronomlar en genç gezegenlerden birini keşfetti: TIDYE-1b
Genç bir gezegenin keşfi, gezegen oluşumunun başlangıç evrelerini anlamamıza ışık tutuyor.
Bu bulgu, bilim insanlarının gezegen oluşum modellerini yeniden gözden geçirmesini gerekli kılıyor.
"Gezegen oluşumunun gizemini çözme fırsatı"
Çalışmanın baş yazarı ve Kuzey Karolina Üniversitesi'nde (UNC-Chapel Hill) yüksek lisans öğrencisi Madyson Barber, bu keşfi şöyle yorumladı:
“Astronomi, evrendeki konumumuzu, kökenimizi ve geleceğimizi anlamamıza yardımcı olur. TIDYE-1b gibi gezegenlerin keşfi, gezegen oluşumunun tarihçesine dair eşsiz bir bakış açısı sunuyor.”
Barber ve ekibi, NASA'nın TESS teleskobunu kullanarak, gezegenin yıldızının önünden geçerken oluşan ışık azalmasını tespit eden transit yöntemi ile TIDYE-1b'yi keşfetti.
Toz ve gaz perdesinin ardındaki keşif
10-40 milyon yıllık yaş aralığında bir düzineden fazla genç gezegen bulunmuş olmasına rağmen, TIDYE-1b yaş bakımından bu gezegenlerden çok daha genç. Genç gezegenlerin keşfi nadirdir çünkü genellikle oluştukları toz ve gaz bulutları tarafından gizlenirler.
UNC-Chapel Hill'den Doç. Dr. Andrew Mann, bu durumu şöyle açıklıyor:
“Gezegenler genellikle düz bir toz ve gaz diski içinde oluşur. Bu nedenle, bizim güneş sistemimizdeki gezegenler düz bir ‘pankek’ gibi dizilmiştir. Ancak TIDYE-1b farklı; yıldızının ve diskinin düzlemiyle hizalı olmayan bir yörüngeye sahip. Bu durum, gezegen oluşumuna dair mevcut düşüncelerimizi sorgulamaktadır.”
Bu beklenmedik yörünge eğikliği sayesinde, normalde gizlenmiş olan TIDYE-1b gözlemlenebildi.
Geleceğin Süper-Dünyası
TIDYE-1b, yıldızına çok yakın bir yörüngede bulunmakta ve yıldızının etrafında yaklaşık dokuz günde bir tur atmaktadır. Araştırmacılar, bu gezegenin gelecekte bir “süper-Dünya” veya “sub-Neptün” haline geleceğini tahmin ediyor.
Dünya kadar yoğun olmasa da, çapı Dünya'nın yaklaşık 11 katı olan TIDYE-1b, gezegenlerin 10 milyon yıldan kısa sürede oluşabileceğine dair güçlü bir kanıt sunuyor. Daha önce genç gezegenlerin nadirliği, var olmadıkları anlamına değil, yalnızca toz ve gaz tarafından gizlendikleri anlamına geliyordu.
Bu keşif, astronomlara evrenin erken dönemlerinde yaşanan gezegen oluşumuna dair daha kapsamlı bir anlayış sağlıyor.