Arıcıların Zorlu Mücadelesi ve Bal Üretiminin Önemi
Balın sofralara en kaliteli şekilde ulaşması için arıcılar yoğun bir mesai yürütüyor. Antioksidan kaynağı bal, tüketiciler için önemli bir besin kaynağıdır. AA ekibi, bal üretiminin zorluklarını ve arıcıların hayatına dair bir haber dosyası hazırladı.
AA ekibi, bal üretiminden geçimini sağlayan arıcıların zorlu yaşamlarını yakından inceledi. Anadolu'nun binlerce yıllık geleneksel mesleği olan arıcılık, iklim değişiklikleri ve doğa koşullarından etkileniyor.
Son yıllarda ani sıcaklık değişimleri, kuraklıklar ve beklenmedik yağışlar arı kolonilerine büyük zarar veriyor. Arıların polen ve nektar bulması zorlaşırken, bal üretimi de ciddi kayıplar yaşıyor. Tarımda kullanılan kimyasallar ve Varroa paraziti de arıların yaşam alanlarını tehdit ediyor.
Arıcılar ise zorlu koşullar altında arılara uygun bir ortam sağlamak için çabalıyor. Arı sokmaları, alerjik reaksiyonlar ve kazalar da arıcıların karşılaştığı tehlikeler arasında yer alıyor. "Arının dilinden anlamayan bu işi yapamaz," diyor Yakup Kotil.
Yaklaşık 35 yıldır arıcılık yapan Yakup Kotil, babasından gördüğü bu mesleği Ankara'ya taşındıktan sonra hafta sonları sürdürüyor. 2016'da Kahramankazan'da bir kovanla başlayan Kotil, şimdilerde 57 kovana sahip. Tutkuya dönüşen bu meslek, onun için bir kazanç kapısı haline gelmiş.
Kahramankazan'ın arılar için uygun bir yer olduğunu söyleyen Kotil, hafta içi işine devam ederken, hafta sonları arılarıyla ilgileniyor. Arıcılığın teorik bilgilerle öğrenilemeyeceğini belirten Kotil, arıların dilinden anlamak gerektiğini vurguluyor.
"Yazdan arıları kışa hazırlamak, kovandaki kraliçe arıyı değiştirmek lazım," diyor Kotil. Arıların mevsimlere ve psikolojik durumlara karşı hassas olduğunu belirten Kotil, arılarla sürekli ilgilenmenin önemini vurguluyor.
Kotil, "Arıların psikolojisi bizim moralimizi de etkiliyor. Evladımız gibi benimsediğimiz için karşılığını alamamamız zorumuza gidiyor," diyor. Arıcılık, zorlu bir meslek. "Varroa" hastalığıyla mücadele etmek, arıları kışa hazırlamak ve kraliçe arıları değiştirmek gibi birçok iş var.
Kotil, "Sadece 15-20 gün bal akımı oldu, bir anda kesildi. Türkiye genelinde böyle. Mayısta yağmur yağdı ama yeterli gelmedi. Arı her çiçekten bal yapmadı, biz de anlamadık ama çok sıkıntı oldu," diye anlatıyor. Arı sokması da arıcılığın tehlikelerinden biri. Kotil, oğlunun arı alerjisi olduğunu ve bir defasında 15 dakika içerisinde hastaneye yetiştirmek zorunda kaldığını söylüyor.
Bütün bu zorluklara rağmen Kotil, doğal bal elde etmek için büyük bir çaba sarf ediyor. "Kesinlikle ana kovandan bir gram bal almam. Kesinlikle arıya şeker vermem, Allah ne verdiyse odur. Çiçek güçlü olursa arı bal yapar," diyor. Kotil, emekli olduktan sonra arıcılığa daha profesyonel bir şekilde devam etmeyi ve kovan sayısını 200'e çıkarmayı hedefliyor.