1600’lü yıllarda inşa edilen yapının son haline tepki yağdı
Eyüpsultan'da, Sadrazam Öküzcü Mehmet Paşa tarafından 1600'lü yılların başında inşa edilen tarihi bir yapı, kaderine terk edilmiş ve günümüzde alüminyum doğrama ve oto lastik dükkanına dönüşmüştür. Belediye ekiplerinin yapıya monte edilmiş tabelaları sökmesi üzerine esnaflar tepki göstermiş, tarihi binanın lastik sektörüne kazandırılması eleştirilmiştir.
Eyüpsultan Topçular'da, 1600'lü yılların başında Sadrazam Öküzcü Mehmet Paşa tarafından çeşme, namazgah ve karagöz evi yaptırılmıştır. Sultan 1. Ahmet ve 2. Osman döneminde sadrazamlık yapan Öküzcü Mehmet Paşa'nın eserleri, zamanla bakımsız hale gelmiştir. 2010 yılında restore edilen çeşme ve namazgahın yanında bulunan karagöz evi, yıllar önce satılmış ve özel mülkiyete geçmiştir. Günümüzde esnaf tarafından kiralanan tarihi yapı, alüminyum doğrama ve oto lastik dükkanına dönüştürülmüştür. Ekiplerin özel mülkiyete ait tarihi yapıya müdahale edememesi, sonradan eklenen tabelaları sökerken esnafın tepkisine neden olmuştur. 400 yıllık eser, turizme değil oto lastiğe kazandırılmış ve bu durum kamuoyunda tepkiyle karşılanmıştır.
"KAMU VE ESNAF BİR ARAYA GELEREK ÇÖZÜM OLUŞTURMALI"
Arkeolog Ömer Faruk Yavaşçay, tarihi yapının Sokullu Mehmet Paşa ile karıştırılmaması gerektiğini belirterek, Öküzcü Mehmet Paşa'nın 1. Ahmet ve 2. Osman döneminde sadrazamlık yapmış önemli bir Osmanlı devlet adamı olduğunu ifade etmiştir. Öküzcü Mehmet Paşa'nın ayrıca 1. Ahmet'in kızıyla evlendiğini ve Karagümrük'te doğduğunu söyleyen Yavaşçay, babasının öküz nalbantlığı yaptığı için bu lakabı aldığını ve genç yaşta saraya girerek Enderun mektebinde eğitim aldığını belirtmiştir. Yavaşçay, Öküzcü Mehmet Paşa'nın rütbe atlayarak sadrazamlığa kadar yükseldiğini ve Osmanlı'nın çeşitli yerlerine tarihi eserler yaptırdığını ifade ederek, arkalarında görünen çeşmenin de bu eserlerden biri olduğunu söylemiştir. Yavaşçay, çeşmenin üç bölümden oluştuğunu ve öndeki çeşme bölümünün yanı sıra arkasında namazgah ve yanında karagöz evi bulunduğunu belirtmiştir. Eserlerin 1615 ve 1618 yılları arasında yapıldığını belirten Yavaşçay, çeşmenin yarım metre yerin altında kaldığını, namazgah bölümünün kirli ve çöplerle dolu olduğunu, karagöz evinin de lastikçi olarak kullanıldığını ifade etmiştir. Yavaşçay, çeşmenin kamu yapısı olduğunu, arkasındaki yapıların ise özel mülk olduğunu belirterek, esnafın yaşadığı sıkıntıların kamu ve esnafın bir araya gelerek çözülmesi gerektiğini ifade etmiştir. Yavaşçay, esnafın tabelalarının indirilmesinden şikayetçi olduğunu ve buralardaki hoş olmayan görüntülerin giderilmesi gerektiğini söylemiştir.
Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Özge Çağıl Sütçü - Yaşam